Translation meaning & definition of the word "juncture" into Turkish language
Türk diline "juncture" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Juncture
[Birleşme yeri]/ʤəŋkʧər/
noun
1. An event that occurs at a critical time
- "At such junctures he always had an impulse to leave"
- "It was needed only on special occasions"
- synonym:
- juncture ,
- occasion
1. Kritik bir zamanda meydana gelen bir olay
- "Böyle kavşaklarda her zaman ayrılma dürtüsü vardı"
- "Sadece özel günlerde ihtiyaç vardı"
- eşanlamlı:
- birleşme yeri ,
- fırsat
2. A crisis situation or point in time when a critical decision must be made
- "At that juncture he had no idea what to do"
- "He must be made to realize that the company stands at a critical point"
- synonym:
- juncture ,
- critical point ,
- crossroads
2. Kritik bir kararın verilmesi gereken bir kriz durumu veya zaman noktası
- "O noktada ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu"
- "Şirketin kritik bir noktada durduğunu anlamak için yapılmalıdır"
- eşanlamlı:
- birleşme yeri ,
- kritik nokta ,
- kavşak
3. The shape or manner in which things come together and a connection is made
- synonym:
- articulation ,
- join ,
- joint ,
- juncture ,
- junction
3. Şeylerin bir araya geldiği ve bir bağlantının yapıldığı şekil veya şekil
- eşanlamlı:
- eklemleme ,
- katılmak ,
- birleşik ,
- birleşme yeri ,
- kavşak