Translation meaning & definition of the word "jewelry" into Turkish language

noun

1. An adornment (as a bracelet or ring or necklace) made of precious metals and set with gems (or imitation gems)

synonym:
• jewelry
,
• jewellery

1. Değerli metallerden yapılmış ve mücevherlerle (veya taklit taşlarla) ayarlanmış bir süsleme (bilezik veya yüzük veya kolye olarak)

eşanlamlı:
• mücevherat

Examples of using

Tom picked up Mary's jewelry box and opened it.

Tom Mary'nin mücevher kutusunu aldı ve onu açtı.

Tom and Mary went to the jewelry store together.

Tom ve Mary birlikte kuyumcu dükkanına gittiler.

Tom has never given Mary any jewelry.

Tom Mary'ye hiç mücevherat vermedi.

Making jewelry is a lot easier than it sounds like it would be.

Mücevherat yapmak olduğundan çok daha kolay.

Mary didn't wear any jewelry.

Mary herhangi bir takı takmadı.

Tom certainly spends a lot of money on jewelry.

Tom kesinlikle mücevherata çok para harcıyor.

Tom asked Mary what she had bought at the jewelry store.

Tom Mary'ye kuyumcuda ne satın aldığını sordu.

I don't own any expensive jewelry.

Pahalı bir mücevhere sahip değilim.

The box contains some old jewelry.

Kutu bazı eski mücevherler içeriyor.

She had to part with her jewelry box.

Onun mücevher kutusunu elden çıkarmak zorunda kaldı.

She was captured trying to steal jewelry.

Mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

They broke into the jewelry shop.

Onlar kuyumcu dükkanına zorla girdi.

The police recovered the stolen jewelry.

Polisler çalınan mücevheri kurtardı.

What sort of jewelry are you going to wear with this dress?

Bu elbiseyle ne tür bir takı takacaksın?