Translation meaning & definition of the word "jam" into Turkish language
Türk diline "jam" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Jam
[Sıkmak]noun
1. Preserve of crushed fruit
- synonym:
- jam
1. Ezilmiş meyveleri koruyun
- eşanlamlı:
- sıkmak
2. Informal terms for a difficult situation
- "He got into a terrible fix"
- "He made a muddle of his marriage"
- synonym:
- fix ,
- hole ,
- jam ,
- mess ,
- muddle ,
- pickle ,
- kettle of fish
2. Zor bir durum için resmi olmayan terimler
- "Korkunç bir düzeltmeye girdi"
- "Evliliğini karmakarışık etti"
- eşanlamlı:
- düzeltmek ,
- delik ,
- sıkmak ,
- karışıklık ,
- turşu ,
- su ısıtıcısı
3. A dense crowd of people
- synonym:
- crush ,
- jam ,
- press
3. Yoğun bir insan kalabalığı
- eşanlamlı:
- kırılmak ,
- sıkmak ,
- basın
4. Deliberate radiation or reflection of electromagnetic energy for the purpose of disrupting enemy use of electronic devices or systems
- synonym:
- jamming ,
- electronic jamming ,
- jam
4. Elektronik cihazların veya sistemlerin düşman kullanımını bozmak amacıyla kasıtlı radyasyon veya elektromanyetik enerjinin yansıması
- eşanlamlı:
- sıkışma ,
- elektronik sıkışma ,
- sıkmak
verb
1. Press tightly together or cram
- "The crowd packed the auditorium"
- synonym:
- throng ,
- mob ,
- pack ,
- pile ,
- jam
1. Sıkıca birbirine bastırın veya sıkıştırın
- "Kalabalık oditoryumu doldurdu"
- eşanlamlı:
- kalabalık ,
- paket ,
- yığın ,
- sıkmak
2. Push down forcibly
- "The driver jammed the brake pedal to the floor"
- synonym:
- jam
2. Zorla aşağı bastırın
- "Sürücü fren pedalını yere sıkıştırdı"
- eşanlamlı:
- sıkmak
3. Crush or bruise
- "Jam a toe"
- synonym:
- jam ,
- crush
3. Ezilme veya çürük
- "Jam a toe"
- eşanlamlı:
- sıkmak ,
- kırılmak
4. Interfere with or prevent the reception of signals
- "Jam the voice of america"
- "Block the signals emitted by this station"
- synonym:
- jam ,
- block
4. Sinyallerin alınmasına müdahale edin veya önleyin
- "Jam amerika'nın sesi"
- "Bu istasyon tarafından yayılan sinyalleri engelle"
- eşanlamlı:
- sıkmak ,
- blok
5. Get stuck and immobilized
- "The mechanism jammed"
- synonym:
- jam
5. Sıkışıp kal ve hareketsiz kal
- "Mekanizma sıkıştı"
- eşanlamlı:
- sıkmak
6. Crowd or pack to capacity
- "The theater was jampacked"
- synonym:
- jam ,
- jampack ,
- ram ,
- chock up ,
- cram ,
- wad
6. Kalabalık veya kapasiteye paketleyin
- "Tiyatro çok sıkışmıştı"
- eşanlamlı:
- sıkmak ,
- sırt ,
- vurmak ,
- tıkamak ,
- kocakarı ,
- tıpa
7. Block passage through
- "Obstruct the path"
- synonym:
- obstruct ,
- obturate ,
- impede ,
- occlude ,
- jam ,
- block ,
- close up
7. Geçişi engellemek
- "Yolunu engelle"
- eşanlamlı:
- engellemek ,
- kapamak ,
- sıkmak ,
- blok ,
- kapatmak