Examples of using
Tom is the only one on this island that can speak French.
Tom bu adada Fransızca konuşabilen tek kişidir.
I need to get off this island.
Bu adadan çıkmam gerekiyor.
I need to get off this island.
Bu adadan çıkmalıyım.
Those who intended to stay quickly adopted the island speech patterns, while those who did not, did not.
Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.
The young woman, supported by Tom, remained a few moments without talking, looking at the island that was disappearing on the horizon.
Tom tarafından bakılan genç kadın ufukta kaybolan adaya bakarken, bir süre konuşmadan kaldı.
Napoleon was exiled to the island of Elba in 1814.
Napolyon 1814 yılında Elba Adasına sürgüne gönderildi.
There is only one store on the whole island.
Koca adada sadece tek dükkan var.
You can't live on that island.
O adada yaşayamazsınız.
It's not possible to live on that island.
O adada yaşamak mümkün değil.
It's impossible to live on that island.
O adada yaşamak imkansızdır.
There are many rivers on that island.
O adada bir sürü nehir var.
Our artificial island isn't very well forested yet.
Bizim yapay adamız, henüz çok iyi ormanlık değil.
The island was now surrounded by militia.
Ada şimdi milisler tarafından çevriliydi.
Within days, Japan captured the American island of Guam.
Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.
We rode a boat to the island.
Biz adaya giden tekneye bindik.
This is an island in the Caribbean Sea.
Bu, Karayip Denizinde bir ada değildir.
I want to take a vacation on a tropical island.
Tropik bir adada tatil yapmak istiyorum.
Sumatra is an island.
Sumatra bir adadır.
Many tourists come to this island every year.
Her yıl bu adaya çok turist gelir.