Translation meaning & definition of the word "invitation" into Turkish language

noun

1. A request (spoken or written) to participate or be present or take part in something

• "An invitation to lunch"

• "She threw the invitation away"

synonym:
• invitation

1. Bir şeye katılma veya mevcut olma veya bir şeye katılma isteği (sözlü veya yazılı)

• "Öğle yemeğine davet"

• "Daveti attı"

eşanlamlı:
• davet

2. A tempting allurement

• "She was an invitation to trouble"

synonym:
• invitation

2. Cazip bir cazibe

• "Belaya davetiye çıkardı"

eşanlamlı:
• davet

Examples of using

I have an invitation.

Davetim var.

I'm busy, otherwise I'd accept your invitation.

Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim.

Tom accepted Mary's invitation to have dinner with her.

Tom, Mary'nin onunla akşam yemeği yeme davetini kabul etti.

Tom accepted Mary's invitation.

Tom Mary'nin davetini kabul etti.

Tom accepted the invitation to attend Mary's party.

Tom Mary'nin partisine katılma davetini kabul etti.

Tom declined Mary's invitation.

Tom Mary'nin davetini reddetti.

Tom declined the invitation to Mary's party.

Tom Mary'nin partisine daveti reddetti.

Tom didn't accept Mary's invitation.

Tom Mary'nin davetini kabul etmedi.

Tom didn't know the reason why Mary wouldn't accept his invitation.

Tom Mary'nin onun davetini kabul etmeme nedenini bilmiyordu.

President Lincoln accepted the invitation.

Başkan Lincoln daveti kabul etti.

The invitation said, "No gifts, please."

Davetiye, " Hediyeler yok, lütfen" diyordu.

Thank you for the generous invitation but we don't want to wear out our welcome.

Cömert davet için teşekkür ederiz fakat misafirliğin tadını kaçırmak istemiyoruz.

I'm grateful for the invitation.

Ben, davet için minnettarım.

Thanks for the invitation.

Davetiniz için teşekkürler.

Jessie accepted the invitation at once.

Jessie daveti derhal kabul etti.

Only Takeuchi didn't accept the invitation.

Sadece Takeuchi daveti kabul etmedi.

She turned down his invitation.

O, onun davetini geri çevirdi.

She refused my invitation.

O benim davetimi reddetti.

She accepted our invitation.

O, bizim davetimizi kabul etti.

She declined the invitation.

O, daveti reddetti.