Translation meaning & definition of the word "introduce" into Turkish language
Türk diline "tanıtmak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Introduce
[Tanıtmak]/ɪntrədus/
verb
1. Cause to come to know personally
- "Permit me to acquaint you with my son"
- "Introduce the new neighbors to the community"
- synonym:
- introduce ,
- present ,
- acquaint
1. Kişisel olarak tanımak için
- "Seni oğlumla tanıştırmama izin ver"
- "Yeni komşuları topluma tanıt"
- eşanlamlı:
- tanıtmak ,
- mevcut
2. Bring something new to an environment
- "A new word processor was introduced"
- synonym:
- introduce ,
- innovate
2. Çevreye yeni bir şey getirin
- "Yeni bir kelime işlemci tanıtıldı"
- eşanlamlı:
- tanıtmak ,
- yenilik yapmak
3. Introduce
- "Insert your ticket here"
- synonym:
- insert ,
- enclose ,
- inclose ,
- stick in ,
- put in ,
- introduce
3. Tanıtmak
- "Biletinizi buraya yerleştirin"
- eşanlamlı:
- sokmak ,
- kapsamak ,
- içermek ,
- bağlı kalmak ,
- içeri sokmak ,
- tanıtmak
4. Bring in a new person or object into a familiar environment
- "He brought in a new judge"
- "The new secretary introduced a nasty rumor"
- synonym:
- bring in ,
- introduce
4. Tanıdık bir ortama yeni bir kişi veya nesne getirin
- "Yeni bir yargıç getirdi"
- "Yeni sekreter kötü bir dedikodu yaydı"
- eşanlamlı:
- getirmek ,
- tanıtmak
5. Bring in or establish in a new place or environment
- "Introduce a rule"
- "Introduce exotic fruits"
- synonym:
- introduce
5. Yeni bir yere veya çevreye getirin veya kurun
- "Kural getir" deyin"
- "Egzotik meyveler tanıtın"
- eşanlamlı:
- tanıtmak
6. Put or introduce into something
- "Insert a picture into the text"
- synonym:
- insert ,
- infix ,
- enter ,
- introduce
6. Bir şeye koyun veya tanıtın
- "Metne bir resim ekle"
- eşanlamlı:
- sokmak ,
- bağlamak ,
- girmek ,
- tanıtmak
7. Bring before the public for the first time, as of an actor, song, etc.
- synonym:
- introduce ,
- bring out
7. Bir aktör, şarkı vb. gibi ilk kez halkın önüne çıkarın.
- eşanlamlı:
- tanıtmak ,
- çıkarmak
8. Put before (a body)
- "Introduce legislation"
- synonym:
- introduce
8. Önce koy (bir vücut)
- "Yasama getirmek"
- eşanlamlı:
- tanıtmak
9. Furnish with a preface or introduction
- "She always precedes her lectures with a joke"
- "He prefaced his lecture with a critical remark about the institution"
- synonym:
- precede ,
- preface ,
- premise ,
- introduce
9. Bir önsöz veya giriş ile donatmak
- "O her zaman derslerinden bir şaka ile önce gelir"
- "Dersini kurum hakkında eleştirel bir açıklama ile önceden hazırladı"
- eşanlamlı:
- önde olmak ,
- önsöz ,
- öncül ,
- tanıtmak
10. Be a precursor of
- "The fall of the berlin wall ushered in the post-cold war period"
- synonym:
- inaugurate ,
- usher in ,
- introduce
10. Öncüsü olmak
- "Berlin duvarı'nın yıkılışı soğuk savaş sonrası dönemi başlattı"
- eşanlamlı:
- açmak ,
- içeri almak ,
- tanıtmak
Examples of using
Can you introduce me to someone who speaks French?
Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırır mısın?
Can you introduce me to a doctor who speaks French?
Beni Fransızca konuşan bir doktorla tanıştırır mısın?
Can you introduce me to a lawyer who speaks French?
Beni Fransızca konuşabilen bir avukatla tanıştırır mısın?