Translation meaning & definition of the word "interview" into Turkish language

noun

1. The questioning of a person (or a conversation in which information is elicited)

• Often conducted by journalists

• "My interviews with teenagers revealed a weakening of religious bonds"

synonym:
• interview

1. Bir kişinin sorgulanması (veya bilginin ortaya çıkarıldığı bir konuşma)

• Genellikle gazeteciler tarafından yönetilir

• "Gençlerle yaptığım görüşmeler dini bağların zayıfladığını ortaya çıkardı"

eşanlamlı:
• röportaj

2. A conference (usually with someone important)

• "He had a consultation with the judge"

• "He requested an audience with the king"

synonym:
• consultation
,
• audience
,
• interview

2. Bir konferans (genellikle önemli biriyle)

• "Hakim ile bir görüşme yaptı"

• "Kralla bir seyirci istedi"

eşanlamlı:
• konsültasyon
,
• seyirci
,
• röportaj

verb

1. Conduct an interview in television, newspaper, and radio reporting

synonym:
• interview
,
• question

1. Televizyon, gazete ve radyo haberciliğinde röportaj yapın

eşanlamlı:
• röportaj
,
• soru

2. Discuss formally with (somebody) for the purpose of an evaluation

• "We interviewed the job candidates"

synonym:
• interview

2. Bir değerlendirme amacıyla resmi olarak (biriyle) tartışın

• "İş adaylarıyla röportaj yaptık"

eşanlamlı:
• röportaj

3. Go for an interview in the hope of being hired

• "The job candidate interviewed everywhere"

synonym:
• interview

3. İşe alınma umuduyla bir röportaj için gidin

• "İş adayı her yerde röportaj yaptı"

eşanlamlı:
• röportaj

Examples of using

Did the interview go well?

Mülâkat iyi geçti mi?

How was the interview?

Görüşme nasıldı?

I recorded the interview.

Görüşmeyi kaydettim.

I've got a job interview.

Bir iş görüşmem var.

When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.

İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.

He refused to give an interview.

O, bir röportaj yapmayı reddetti.

I hope the interview would be of profit.

Umarım mülakat yararlı olur.

I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.

Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.

Tom had a job interview this morning.

Tom'un bu sabah bir iş görüşmesi vardı.

Would you like to come in for an interview next week?

Gelecek hafta bir mülakata gelmek ister misin?

He had an interview with the Prime Minister.

Başbakan ile bir röportajı vardı.

We ran out of time and had to cut short the interview.

Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım.

We'll give an interview in the afternoon.

Öğleden sonra bir röportaj vereceğiz.

In addition, I have to interview a professor.

Ayrıca , bir profesörle görüşmeliyim.

How did your interview go?

Röportajın nasıl gitti?