Translation meaning & definition of the word "inner" into Turkish language
Türk diline "iç" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Inner
[Içteki]/ɪnər/
adjective
1. Located inward
- "Beethoven's manuscript looks like a bloody record of a tremendous inner battle"- leonard bernstein
- "She thinks she has no soul, no interior life, but the truth is that she has no access to it"- david denby
- "An internal sense of rightousness"- a.r.gurney,jr.
- synonym:
- inner ,
- interior ,
- internal
1. Içeriye yerleştirilmiş
- "Beethoven'ın el yazması muazzam bir iç savaşın kanlı bir kaydına benziyor" - leonard bernstein
- "Kişinin ruhu olmadığını, iç yaşamı olmadığını düşünüyor, ama gerçek şu ki ona erişimi yok" - david denby
- "İçsel bir doğruluk duygusu" - a.r.gurney,jr.
- eşanlamlı:
- içteki ,
- iç ,
- dahili
2. Located or occurring within or closer to a center
- "An inner room"
- synonym:
- inner(a)
2. Bir merkezin içinde veya yakınında bulunan veya meydana gelen
- "Iç oda"
- eşanlamlı:
- i̇ç(a)
3. Innermost or essential
- "The inner logic of cubism"
- "The internal contradictions of the theory"
- "The intimate structure of matter"
- synonym:
- inner ,
- internal ,
- intimate
3. En içte veya gerekli
- "Kübizmin iç mantığı"
- "Teorinin iç çelişkileri"
- "Maddenin samimi yapısı"
- eşanlamlı:
- içteki ,
- dahili ,
- samimi
4. Confined to an exclusive group
- "Privy to inner knowledge"
- "Inside information"
- "Privileged information"
- synonym:
- inside ,
- inner ,
- privileged
4. Özel bir grupla sınırlı
- "Iç bilgiye karşı"
- "Iç bilgi"
- "Ayrıcalıklı bilgi"
- eşanlamlı:
- içinde ,
- içteki ,
- ayrıcalıklı
5. Exclusive to a center
- Especially a center of influence
- "Inner regions of the organization"
- "Inner circles of government"
- synonym:
- inner
5. Bir merkeze özel
- Özellikle bir etki merkezi
- "Örgütün iç bölgeleri"
- "İç hükümet çevreleri"
- eşanlamlı:
- içteki
6. Inside or closer to the inside of the body
- "The inner ear"
- synonym:
- inner
6. Vücudun içinde veya içine daha yakın
- "İç kulak" dır"
- eşanlamlı:
- içteki
Examples of using
He looked confident but his inner feelings were quite different.
Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
I had my wallet stolen from my inner pocket.
İç cebimden cüzdanımı çaldırdım.