Translation meaning & definition of the word "influence" into Turkish language
Türk diline "etki" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Influence
[Etki]noun
1. A power to affect persons or events especially power based on prestige etc
- "Used her parents' influence to get the job"
- synonym:
- influence
1. İnsanları veya olayları, özellikle prestije dayalı gücü etkileme gücü
- "İş almak için ebeveynlerinin etkisini kullandı"
- eşanlamlı:
- etki
2. Causing something without any direct or apparent effort
- synonym:
- influence
2. Doğrudan veya görünür bir çaba olmadan bir şeye neden olmak
- eşanlamlı:
- etki
3. A cognitive factor that tends to have an effect on what you do
- "Her wishes had a great influence on his thinking"
- synonym:
- influence
3. Yaptığınız şey üzerinde etkili olma eğiliminde olan bilişsel bir faktör
- "İstekleri onun düşüncesi üzerinde büyük bir etkiye sahipti"
- eşanlamlı:
- etki
4. The effect of one thing (or person) on another
- "The influence of mechanical action"
- synonym:
- influence
4. Bir şeyin (ya da kişinin) başka bir şey üzerindeki etkisi
- "Mekanik eylemin etkisi"
- eşanlamlı:
- etki
5. One having power to influence another
- "She was the most important influence in my life"
- "He was a bad influence on the children"
- synonym:
- influence
5. Birinin diğerini etkileme gücü var
- "Hayatımdaki en önemli etkiydi"
- "Çocuklar üzerinde kötü bir etkiydi"
- eşanlamlı:
- etki
verb
1. Have and exert influence or effect
- "The artist's work influenced the young painter"
- "She worked on her friends to support the political candidate"
- synonym:
- influence ,
- act upon ,
- work
1. Etki veya etki sahibi olun ve uygulayın
- "Sanatçının çalışmaları genç ressamı etkiledi"
- "Siyasi adayı desteklemek için arkadaşları üzerinde çalıştı"
- eşanlamlı:
- etki ,
- göre davranmak ,
- çalışma
2. Shape or influence
- Give direction to
- "Experience often determines ability"
- "Mold public opinion"
- synonym:
- determine ,
- shape ,
- mold ,
- influence ,
- regulate
2. Şekil veya etki
- Yön vermek
- "Deneyim genellikle yeteneği belirler"
- "Kalıp kamuoyu"
- eşanlamlı:
- belirlemek ,
- şekil ,
- etki ,
- düzenlemek
3. Induce into action by using one's charm
- "She charmed him into giving her all his money"
- synonym:
- charm ,
- influence ,
- tempt
3. Kişinin cazibesini kullanarak harekete geçirin
- "Onu bütün parasını ona vermesi için büyüledi"
- eşanlamlı:
- çekicilik ,
- etki ,
- özendirmek