Translation meaning & definition of the word "incessant" into Turkish language
Türk diline "prenses" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Incessant
[Aralıksız]/ɪnsɛsənt/
adjective
1. Uninterrupted in time and indefinitely long continuing
- "The ceaseless thunder of surf"
- "In constant pain"
- "Night and day we live with the incessant noise of the city"
- "The never-ending search for happiness"
- "The perpetual struggle to maintain standards in a democracy"
- "Man's unceasing warfare with drought and isolation"
- "Unremitting demands of hunger"
- synonym:
- ceaseless ,
- constant ,
- incessant ,
- never-ending ,
- perpetual ,
- unceasing ,
- unremitting
1. Zaman içinde kesintisiz ve süresiz olarak devam eden
- "Sörfün durmaksızın gök gürültüsü"
- "Sürekli acı içinde"
- "Gece ve gündüz şehrin sürekli gürültüsüyle yaşıyoruz"
- "Hiç bitmeyen mutluluk arayışı"
- "Demokraside standartları korumak için sürekli mücadele"
- "İnsanın kuraklık ve tecrit ile aralıksız savaşı"
- "Arlık aralıksız talepleri"
- eşanlamlı:
- fasılasız ,
- konstant ,
- aralıksız ,
- bitmeyen ,
- daimi ,
- durdurulamaz