Translation meaning & definition of the word "impress" into Turkish language
Türk diline "impress" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Impress
[Etkilemek]/ɪmprɛs/
noun
1. The act of coercing someone into government service
- synonym:
- impress ,
- impressment
1. Birini devlet hizmetine zorlama eylemi
- eşanlamlı:
- etkilemek ,
- imdat
verb
1. Have an emotional or cognitive impact upon
- "This child impressed me as unusually mature"
- "This behavior struck me as odd"
- synonym:
- affect ,
- impress ,
- move ,
- strike
1. Üzerinde duygusal veya bilişsel bir etkisi vardır
- "Bu çocuk beni alışılmadık olgunlukta etkiledi"
- "Bu davranış bana garip geldi"
- eşanlamlı:
- etkilemek ,
- hareket etmek ,
- çarpmak
2. Impress positively
- "The young chess player impressed her audience"
- synonym:
- impress
2. Olumlu etkilemek
- "Genç satranç oyuncusu izleyicilerini etkiledi"
- eşanlamlı:
- etkilemek
3. Produce or try to produce a vivid impression of
- "Mother tried to ingrain respect for our elders in us"
- synonym:
- impress ,
- ingrain ,
- instill
3. Canlı bir izlenim yaratmak veya üretmeye çalışmak
- "Anne içimizdeki büyüklerimize saygı duymaya çalıştı"
- eşanlamlı:
- etkilemek ,
- kökleştirmek ,
- sokmak
4. Mark or stamp with or as if with pressure
- "To make a batik, you impress a design with wax"
- synonym:
- impress ,
- imprint
4. Baskı ile veya basınçla sanki işaretleyin veya damgalayın
- "Batik yapmak için, balmumuyla bir tasarımı etkilersiniz"
- eşanlamlı:
- etkilemek ,
- baskı
5. Reproduce by printing
- synonym:
- impress
5. Baskı ile çoğaltın
- eşanlamlı:
- baskı ,
- etkilemek
6. Take (someone) against his will for compulsory service, especially on board a ship
- "The men were shanghaied after being drugged"
- synonym:
- shanghai ,
- impress
6. Zorunlu hizmet isteğine karşı, özellikle bir gemide (birini) alın
- "Adamlar uyuşturulduktan sonra öldürüldüler"
- eşanlamlı:
- şanghay ,
- etkilemek
7. Dye (fabric) before it is spun
- synonym:
- impress ,
- yarn-dye
7. Bükülmeden önce boya (kumaş)
- eşanlamlı:
- etkilemek ,
- ip boyası
Examples of using
You never cease to impress me.
Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
Tom tried to impress his friends.
Tom arkadaşlarını etkilemeye çalıştı.
I was just trying to impress Tom.
Sadece Tom'u etkilemeye çalışıyordum.