Translation meaning & definition of the word "immediate" into Turkish language
Türk diline "orta" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Immediate
[Derhal]/ɪmidiət/
adjective
1. Of the present time and place
- "The immediate revisions"
- synonym:
- immediate
1. Şimdiki zaman ve yer
- "Hemen revizyonlar"
- eşanlamlı:
- derhal
2. Very close or connected in space or time
- "Contiguous events"
- "Immediate contact"
- "The immediate vicinity"
- "The immediate past"
- synonym:
- contiguous ,
- immediate
2. Uzay veya zamanda çok yakın veya bağlı
- "Bitişik olaylar"
- "Anında temas"
- "Yakın çevre"
- "Yakın geçmiş" demek"
- eşanlamlı:
- bitişik ,
- derhal
3. Having no intervening medium
- "An immediate influence"
- synonym:
- immediate
3. Müdahale eden bir ortamın olmaması
- "Acil bir etki"
- eşanlamlı:
- derhal
4. Immediately before or after as in a chain of cause and effect
- "The immediate result"
- "The immediate cause of the trouble"
- synonym:
- immediate
4. Bir sebep-sonuç zincirinde olduğu gibi hemen önce veya sonra
- "Ani sonuç"
- "Sorunun acil nedeni"
- eşanlamlı:
- derhal
5. Performed with little or no delay
- "An immediate reply to my letter"
- "A prompt reply"
- "Was quick to respond"
- "A straightaway denial"
- synonym:
- immediate ,
- prompt ,
- quick ,
- straightaway
5. Çok az veya hiç gecikme olmadan gerçekleştirilir
- "Maframın hemen cevabı"
- "Acil cevap"
- "Cevap vermek hızlıydı"
- "Hemen bir inkar"
- eşanlamlı:
- derhal ,
- tez ,
- hızlı ,
- hemen
Examples of using
You need immediate medical attention.
Acil tıbbi mücadeleye ihtiyacın var.
The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
Are you in immediate danger?
Sen yakın tehlike içinde misin?