Translation meaning & definition of the word "icy" into Turkish language

adjective

1. Devoid of warmth and cordiality

• Expressive of unfriendliness or disdain

• "A frigid greeting"

• "Got a frosty reception"

• "A frozen look on their faces"

• "A glacial handshake"

• "Icy stare"

• "Wintry smile"

synonym:
• frigid
,
• frosty
,
• frozen
,
• glacial
,
• icy
,
• wintry

1. Sıcaklık ve samimiyetten yoksun

• Arkadaşsızlık veya küçümseme ifade eder

• "Donuk bir selam"

• "Donuk bir resepsiyon var"

• "Yüzlerinde donmuş bir bakış"

• "Buzul el sıkışması"

• "Buzlu bakış"

• "Kasıtlı gülümseme"

eşanlamlı:
• soğuk
,
• buzlu
,
• dondurulmuş
,
• buzul
,
• kışımsı

2. Extremely cold

• "An arctic climate"

• "A frigid day"

• "Gelid waters of the north atlantic"

• "Glacial winds"

• "Icy hands"

• "Polar weather"

synonym:
• arctic
,
• frigid
,
• gelid
,
• glacial
,
• icy
,
• polar

2. Aşırı soğuk

• "Arktik iklim"

• "Çok soğuk bir gün"

• "Kuzey atlantik'in engebeli suları"

• "Buzul rüzgarları"

• "Buzlu eller"

• "Kutup havası"

eşanlamlı:
• arktik
,
• soğuk
,
• buzlu
,
• buzul
,
• kutup

3. Covered with or containing or consisting of ice

• "Icy northern waters"

synonym:
• icy

3. Buzla kaplı veya buz içeren veya buzdan oluşan

• "Buzlu kuzey suları"

eşanlamlı:
• buzlu

4. Shiny and slick as with a thin coating of ice

• "Roads and trees glazed with an icy film"

synonym:
• icy

4. Ince bir buz kaplaması gibi parlak ve kaygan

• "Yollar ve ağaçlar buzlu bir filmle sırlandı"

eşanlamlı:
• buzlu

Examples of using

The water is icy.

Su buz gibi.

Tom hates driving on icy roads.

Tom buzlu yollarda araba sürmekten nefret ediyor.

If your car doesn't have snow tires, you shouldn't drive on icy roads.

Arabanda kar lastikleri yoksa buzlu yollarda sürmemelisin.

It was mad of him to try to swim in the icy water.

Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.

He jumped into the river in defiance of the icy water.

O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.

The icy wind cut us to the bones.

Buz gibi bir rüzgar bizi kemiklerimize kadar dondurdu.

The road is icy, so take care.

Yol buzlu, bu yüzden dikkatli ol.

An icy blast of wind cut me to the bone.

Dondurucu ve kuvvetli olan rüzgar kemiklerime işledi.

I slipped and fell on the icy sidewalk.

Buzlu kaldırımda kaydım ve düştüm.

I slipped and fell on the icy sidewalk.

Buzlu kaldırımda kayıp düştüm.

Jim slipped on the icy road and got hurt.

Jim buzlu yolda kaydı ve incindi.

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.

Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.