Translation meaning & definition of the word "hour" into Turkish language

noun

1. A period of time equal to 1/24th of a day

• "The job will take more than an hour"

synonym:
• hour
,
• hr
,
• 60 minutes

1. Bir günün 1/24'üne eşit bir zaman dilimi

• "İş bir saatten fazla sürecek"

eşanlamlı:
• saat
,
• i̇k
,
• 60 dakika oldu

2. Clock time

• "The hour is getting late"

synonym:
• hour
,
• time of day

2. Saat saati

• "Saat geç kalıyor"

eşanlamlı:
• saat
,
• günün saati

3. A special and memorable period

• "It was their finest hour"

synonym:
• hour

3. Özel ve unutulmaz bir dönem

• "Bu onların en güzel saatiydi"

eşanlamlı:
• saat

4. Distance measured by the time taken to cover it

• "We live an hour from the airport"

• "Its just 10 minutes away"

synonym:
• hour
,
• minute

4. Mesafe, onu örtmek için geçen zamanla ölçülür

• "Havaalanından bir saat uzakta yaşıyoruz"

• "Sadece 10 dakika uzaklıkta"

eşanlamlı:
• saat
,
• dakika

Examples of using

Tom doesn't allow his children to watch more than one hour of TV a day.

Tom çocuklarının günde bir saatten daha fazla televizyon izlemelerine izin vermez.

We can be there in an hour.

Bir saat içinde orada olabiliriz.

Tom will be here within the hour.

Tom bir saat içinde burada olacak.

Tom spends about an hour a day swimming.

Tom yaklaşık günde bir saati yüzerek geçirir.

We've been waiting in line for over an hour.

Bir saatten daha fazla süredir kuyrukta bekliyoruz.

How much do you charge per hour?

Saat başına ne kadar ücret alıyorsunuz?

I'm afraid there is nobody available to help you right now. Please call back in an hour.

Ne yazık ki şimdi size yardımcı olabilecek kimse yok. Bir saat sonra yeniden arayın lütfen.

Tom is already an hour late.

Tom zaten bir saat gecikti.

Tom usually drives about ten kilometers per hour over the speed limit.

Tom genellikle hız limitinin yaklaşık saatte 10 kilometre üzerinde sürer.

Even though the speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.

Hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.

Even though the posted speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.

Belirtilen hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.

Tom stayed there for an hour.

Tom orada bir saat kaldı.

Please wait an hour.

Lütfen bir saat bekle.

I waited an hour.

Bir saat bekledim.

You have an hour.

Bir saatiniz var.

You have an hour.

Bir saatin var.

I'm only staying an hour.

Sadece bir saat kalacağım.

I study French at least an hour every day.

Her gün en az bir saat Fransızca çalışırım.

I should be there in an hour.

Bir saat içinde orada olmalıyım.

I should be done in an hour.

Bir saat içinde tamam olmalıyım.