Translation meaning & definition of the word "hook" into Turkish language
Türk diline "kanca" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Hook
[Kıvrım]noun
1. A catch for locking a door
- synonym:
- hook
1. Bir kapıyı kilitlemek için bir yakalama
- eşanlamlı:
- kanca
2. A sharp curve or crook
- A shape resembling a hook
- synonym:
- hook ,
- crotchet
2. Keskin bir eğri veya dolandırıcı
- Kancaya benzeyen bir şekil
- eşanlamlı:
- kanca ,
- merak
3. Anything that serves as an enticement
- synonym:
- bait ,
- come-on ,
- hook ,
- lure ,
- sweetener
3. Bir cazibe olarak hizmet eden her şey
- eşanlamlı:
- yem ,
- münakaşa ,
- kanca ,
- cezbetmek ,
- tatlandırıcı
4. A mechanical device that is curved or bent to suspend or hold or pull something
- synonym:
- hook ,
- claw
4. Bir şeyi askıya almak veya tutmak veya çekmek için kavisli veya bükülmüş mekanik bir cihaz
- eşanlamlı:
- kanca ,
- pençe
5. A curved or bent implement for suspending or pulling something
- synonym:
- hook
5. Bir şeyi askıya almak veya çekmek için kavisli veya bükülmüş bir uygulama
- eşanlamlı:
- kanca
6. A golf shot that curves to the left for a right-handed golfer
- "He took lessons to cure his hooking"
- synonym:
- hook ,
- draw ,
- hooking
6. Sağ elini kullanan bir golfçü için sola doğru kıvrılan bir golf şutu
- "Onun çengel tedavi etmek için dersler aldı"
- eşanlamlı:
- kanca ,
- çizmek ,
- askı
7. A short swinging punch delivered from the side with the elbow bent
- synonym:
- hook
7. Dirsek bükülmüş olarak yandan verilen kısa bir sallanan yumruk
- eşanlamlı:
- kanca
8. A basketball shot made over the head with the hand that is farther from the basket
- synonym:
- hook shot ,
- hook
8. Sepetten daha uzak olan el ile başın üzerine yapılan bir basketbol atışı
- eşanlamlı:
- atış ,
- kanca
verb
1. Fasten with a hook
- synonym:
- hook
1. Kanca ile bağlamak
- eşanlamlı:
- kanca
2. Rip off
- Ask an unreasonable price
- synonym:
- overcharge ,
- soak ,
- surcharge ,
- gazump ,
- fleece ,
- plume ,
- pluck ,
- rob ,
- hook
2. Sökmek
- Mantıksız bir fiyat sorun
- eşanlamlı:
- abartmak ,
- ıslatmak ,
- fazla vergi ,
- gümbürtü ,
- kaplamak ,
- tüy ,
- koparmak ,
- soymak ,
- kanca
3. Make a piece of needlework by interlocking and looping thread with a hooked needle
- "She sat there crocheting all day"
- synonym:
- crochet ,
- hook
3. Çengelli bir iğne ile iplik birbirine ve ilmekleme ile bir iğne işi parçası yapın
- "Tüm gün orada oturdu"
- eşanlamlı:
- kroşe ,
- kanca
4. Hit a ball and put a spin on it so that it travels to the left
- synonym:
- hook
4. Bir topa vurun ve üzerine bir spin koyun, böylece sola doğru hareket eder
- eşanlamlı:
- kanca
5. Take by theft
- "Someone snitched my wallet!"
- synonym:
- hook ,
- snitch ,
- thieve ,
- cop ,
- knock off ,
- glom
5. Hırsızlık yapmak
- "Birisi cüzdanımı kaptı!"
- eşanlamlı:
- kanca ,
- ispiyoncu ,
- hırsızlık etmek ,
- polis ,
- düşürmek ,
- çalmak
6. Make off with belongings of others
- synonym:
- pilfer ,
- cabbage ,
- purloin ,
- pinch ,
- abstract ,
- snarf ,
- swipe ,
- hook ,
- sneak ,
- filch ,
- nobble ,
- lift
6. Başkalarının eşyalarıyla kaçınır
- eşanlamlı:
- çalmak ,
- lahana ,
- çimdiklemek ,
- soyut ,
- hırlamak ,
- tokatlamak ,
- kanca ,
- gizlice ,
- sakatlamak ,
- kaldırma
7. Hit with a hook
- "His opponent hooked him badly"
- synonym:
- hook
7. Gaga ile vurmak
- "Ralibi onu fena bağladı"
- eşanlamlı:
- kanca
8. Catch with a hook
- "Hook a fish"
- synonym:
- hook
8. Kanca ile yakalamak
- "Balık salla"
- eşanlamlı:
- kanca
9. To cause (someone or oneself) to become dependent (on something, especially a narcotic drug)
- synonym:
- addict ,
- hook
9. Bağımlı hale gelmek (birisi veya kendisi) (bir şeyde, özellikle narkotik bir ilaçta)
- eşanlamlı:
- bağımlı ,
- kanca
10. Secure with the foot
- "Hook the ball"
- synonym:
- hook
10. Ayak ile güvende
- "Topu salla"
- eşanlamlı:
- kanca
11. Entice and trap
- "The car salesman had snared three potential customers"
- synonym:
- hook ,
- snare
11. Tuzak ve tuzak
- "Otomobil satıcısı üç potansiyel müşteriyi tuzağa düşürmüştü"
- eşanlamlı:
- kanca ,
- tuzak
12. Approach with an offer of sexual favors
- "He was solicited by a prostitute"
- "The young man was caught soliciting in the park"
- synonym:
- hook ,
- solicit ,
- accost
12. Cinsel iyilik teklifi ile yaklaşın
- "Bir fahişe tarafından talep edildi"
- "Genç adam parkta isterken yakalandı"
- eşanlamlı:
- kanca ,
- rica etmek ,
- accost