Translation meaning & definition of the word "hitch" into Turkish language
Türk diline "hitch" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Hitch
[Çekiş]noun
1. A period of time spent in military service
- synonym:
- enlistment ,
- hitch ,
- term of enlistment ,
- tour of duty ,
- duty tour ,
- tour
1. Askerlik hizmetinde geçirilen bir süre
- eşanlamlı:
- askerlik ,
- aksaklık ,
- askerlik süresi ,
- görev turu ,
- nöbet turu ,
- gezi
2. The state of inactivity following an interruption
- "The negotiations were in arrest"
- "Held them in check"
- "During the halt he got some lunch"
- "The momentary stay enabled him to escape the blow"
- "He spent the entire stop in his seat"
- synonym:
- arrest ,
- check ,
- halt ,
- hitch ,
- stay ,
- stop ,
- stoppage
2. Bir kesinti sonrası hareketsizlik durumu
- "Müzakereler tutuklanmıştı"
- "Onları kontrol altında tuttum"
- "Duruşma sırasında öğle yemeği yedi"
- "Anlık kalış darbeden kaçmasını sağladı"
- "Tüm durağı koltuğunda geçirdi"
- eşanlamlı:
- tutuklamak ,
- check ,
- durdurmak ,
- aksaklık ,
- kalmak ,
- durdurma
3. An unforeseen obstacle
- synonym:
- hang-up ,
- hitch ,
- rub ,
- snag
3. Öngörülemeyen bir engel
- eşanlamlı:
- akşamdan kalma ,
- aksaklık ,
- zımparalamak ,
- tökezlemek
4. A connection between a vehicle and the load that it pulls
- synonym:
- hitch
4. Bir araç ile çektiği yük arasındaki bağlantı
- eşanlamlı:
- aksaklık
5. A knot that can be undone by pulling against the strain that holds it
- A temporary knot
- synonym:
- hitch
5. Onu tutan suşa karşı çekilerek geri alınabilen bir düğüm
- Geçici bir düğüm
- eşanlamlı:
- aksaklık
6. Any obstruction that impedes or is burdensome
- synonym:
- hindrance ,
- hinderance ,
- hitch ,
- preventive ,
- preventative ,
- encumbrance ,
- incumbrance ,
- interference
6. Engelleyen veya külfetli olan herhangi bir engel
- eşanlamlı:
- engelleme ,
- aksaklık ,
- önleyici ,
- yükümlülük ,
- yük ,
- karışma
7. The uneven manner of walking that results from an injured leg
- synonym:
- hitch ,
- hobble ,
- limp
7. Yaralı bir bacaktan kaynaklanan düzensiz yürüyüş şekli
- eşanlamlı:
- aksaklık ,
- kösteklemek ,
- esnek
verb
1. To hook or entangle
- "One foot caught in the stirrup"
- synonym:
- hitch ,
- catch
1. Kanca veya dolanmak için
- "Bir ayağı üzengiye takıldı"
- eşanlamlı:
- aksaklık ,
- yakalamak
2. Walk impeded by some physical limitation or injury
- "The old woman hobbles down to the store every day"
- synonym:
- limp ,
- gimp ,
- hobble ,
- hitch
2. Bazı fiziksel sınırlamalar veya yaralanmalarla engellenen yürüyüş
- "Yaşlı kadın her gün dükkâna gelir"
- eşanlamlı:
- esnek ,
- gimp ,
- kösteklemek ,
- aksaklık
3. Jump vertically, with legs stiff and back arched
- "The yung filly bucked"
- synonym:
- buck ,
- jerk ,
- hitch
3. Dikey olarak zıplayın, bacaklar sert ve sırt kemerli
- "Yung filly eğildi"
- eşanlamlı:
- dolar ,
- titremek ,
- aksaklık
4. Travel by getting free rides from motorists
- synonym:
- hitchhike ,
- hitch ,
- thumb
4. Sürücülerden ücretsiz sürüşler yaparak seyahat edin
- eşanlamlı:
- otostop ,
- aksaklık ,
- parmağıyla çevirmek
5. Connect to a vehicle: "hitch the trailer to the car"
- synonym:
- hitch
5. Bir araca bağlanın: "römorku arabaya bağlayın"
- eşanlamlı:
- aksaklık