Translation meaning & definition of the word "history" into Turkish language

noun

1. The aggregate of past events

• "A critical time in the school's history"

synonym:
• history

1. Geçmiş olayların toplamı

• "Okulun tarihinde kritik bir zaman"

eşanlamlı:
• tarih

2. A record or narrative description of past events

• "A history of france"

• "He gave an inaccurate account of the plot to kill the president"

• "The story of exposure to lead"

synonym:
• history
,
• account
,
• chronicle
,
• story

2. Geçmiş olayların bir kayıt veya anlatı açıklaması

• "Fransa'nın tarihi"

• "Başkanın öldürülmesi planının yanlış bir hesabını verdi"

• "Kurşuna maruz kalma hikayesi"

eşanlamlı:
• tarih
,
• hesap
,
• kronik
,
• hikâye

3. The discipline that records and interprets past events involving human beings

• "He teaches medieval history"

• "History takes the long view"

synonym:
• history

3. İnsanları içeren geçmiş olayları kaydeden ve yorumlayan disiplin

• "Ortaçağ tarihini öğretir"

• "Tarih uzun görüşü alır"

eşanlamlı:
• tarih

4. The continuum of events occurring in succession leading from the past to the present and even into the future

• "All of human history"

synonym:
• history

4. Geçmişten günümüze ve hatta geleceğe giden art arda meydana gelen olayların sürekliliği

• "Bütün insanlık tarihi"

eşanlamlı:
• tarih

5. All that is remembered of the past as preserved in writing

• A body of knowledge

• "The dawn of recorded history"

• "From the beginning of history"

synonym:
• history

5. Geçmişle ilgili hatırlanan her şey yazılı olarak korunmuştur

• Bir bilgi topluluğu

• "Kaydedilmiş tarihin şafağı"

• "Tarihin başlangıcından itibaren"

eşanlamlı:
• tarih

Examples of using

Some people believe they can rewrite history.

Bazı insanlar onların tarihi yeniden yazabileceklerine inanıyorlar.

I have never seen anyone who knows so much about ancient history.

İlkçağ ile ilgili bu kadar çok şey bilen birini hiç görmedim.

It is history which repeats itself.

Kendisini tekrar eden geçmiştir.

It is history which repeats itself.

Kendisini tekrar eden tarihtir.

He taught history at school.

O okulda tarih öğretti.

Tom is reading a history book.

Tom bir tarih kitabı okuyor.

After my graduation, I'd like to go to Shanghai, in order to study China's history.

Mevzuniyetimden sonra, Çin tarihi okumak için Şangay'a gitmek istiyorum.

Can you tell me your past medical history?

Bana geçmiş tıbbi hikayeni anlatır mısın?

Mr. Ito teaches history.

Bay Ito tarih öğretir.

She'll major in American history.

Amerikan tarihinde uzmanlaşacak.

Where are the history records of our MSN chats?

MSN sohbetlerimizin tarihi kayıtları neredeler?

Where are the history records of our chats on MSN?

MSN' deki sohbetlerimizin tarihi kayıtları neredeler?

Mr. Smith studied Chinese history.

Bay Smith Çin tarihi eğitimi aldı.

Latin Americans know very little about the history of the indigenous peoples who used to live here several centuries ago.

Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.

Does Mr. Ito teach history?

Bay Ito tarih öğretir mi?

He's studying history in college.

Üniversitede tarih okuyor.

He's studying history at college.

Üniversitede tarih eğitimi görüyor.

This day will go down in history.

Bu gün tarihe geçecek.