Examples of using
I think that's highly unlikely.
Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
It's highly unlikely that Tom will drink any beer.
Tom'un herhangi bir birayı içmesi oldukça olası değil.
Tom spoke highly of you.
Tom oldukça senden bahsetti.
I recommend it highly.
Bunu son derece tavsiye ederim.
I know you think highly of Tom.
Tom'u çok düşündüğünü biliyorum.
I think it's highly unlikely that Tom would be interested in buying your old MP3 player.
Tom'un senin eski MP3 çalıcını almakla ilgilenmesinin pek mümkün olmadığını düşünüyorum.
I highly doubt that.
Ben bundan oldukça şüpheliyim.
I'm highly impressed.
Ben bir hayli etkilendim.
Mr. Ito is a highly educated man.
Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.
I think it's highly unlikely that Tom will swim.
Tom'un yüzmesinin oldukça düşük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.
I think it's highly unlikely that Tom was not aware that he wouldn't be allowed to enter the museum without his parents.
Tom'un ebeveynleri olmadan müzeye girmesine izin verilmeyeceğinin farkında olmamasının pek mümkün olmadığını düşünüyorum.
I think it's highly unlikely that you'll be able to do that by yourself.
Senin onu tek başına yapabilmenin pek olası olmadığını düşünüyorum.
I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government.
Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
I think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
I think it's highly unlikely that I'll ever see my stolen motorcycle again.
Ben, benim çalıntı motosikletimi tekrar görmemin pek olası olmadığını düşünüyorum.
I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
I know that it is highly unlikely that we'll see any whales today.
Bugün balina görmemizin pek olası olmayacağını biliyorum.
I know that it is highly unlikely that we'll be able to sell all this stuff.
Bütün bu şeyleri satabileceğimizin oldukça olası olmadığını biliyorum.
I know that it is highly unlikely that anyone would be willing to help me.
Birinin bana yardım etmek için istekli olacağının oldukça olası olmayacağını biliyorum.
I know that it is highly unlikely that anyone knows me.
Birinin beni tanımasının oldukça olası olmadığını biliyorum.