Translation meaning & definition of the word "heap" into Turkish language
Türk diline "ısı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Heap
[Yığın]/hip/
noun
1. A collection of objects laid on top of each other
- synonym:
- pile ,
- heap ,
- mound ,
- agglomerate ,
- cumulation ,
- cumulus
1. Üst üste dizilmiş nesneler topluluğu
- eşanlamlı:
- yığın ,
- yığılmak ,
- kümülasyon ,
- kümülüs
2. (often followed by `of') a large number or amount or extent
- "A batch of letters"
- "A deal of trouble"
- "A lot of money"
- "He made a mint on the stock market"
- "See the rest of the winners in our huge passel of photos"
- "It must have cost plenty"
- "A slew of journalists"
- "A wad of money"
- synonym:
- batch ,
- deal ,
- flock ,
- good deal ,
- great deal ,
- hatful ,
- heap ,
- lot ,
- mass ,
- mess ,
- mickle ,
- mint ,
- mountain ,
- muckle ,
- passel ,
- peck ,
- pile ,
- plenty ,
- pot ,
- quite a little ,
- raft ,
- sight ,
- slew ,
- spate ,
- stack ,
- tidy sum ,
- wad
2. (genellikle `of' tarafından takip edilir) çok sayıda veya miktarda veya ölçüde
- "Bir grup mektup"
- "Bir sorun anlaşması"
- "Çok para" demek"
- "Borsada darphane yaptı"
- "Büyük fotoğraf pasajımızdaki kazananların geri kalanına bakın"
- "Bir hayli pahalı olmalı"
- "Birkaç gazeteci"
- "Bir tomar para"
- eşanlamlı:
- parça ,
- anlaşma ,
- sürü ,
- iyi iş ,
- pek çok ,
- nefret dolu ,
- yığın ,
- çok ,
- kitle ,
- karışıklık ,
- az miktar ,
- nane ,
- dağ ,
- mırıldanmak ,
- ötleğen ,
- gagalamak ,
- bolluk ,
- pot ,
- birazcık ,
- şal ,
- görme ,
- slay ,
- akıtmak ,
- düzenli miktar ,
- tıpa
3. A car that is old and unreliable
- "The fenders had fallen off that old bus"
- synonym:
- bus ,
- jalopy ,
- heap
3. Eski ve güvenilmez bir araba
- "Çamurluklar o eski otobüsten düşmüştü"
- eşanlamlı:
- otobüs ,
- jalopy ,
- yığın
verb
1. Bestow in large quantities
- "He heaped him with work"
- "She heaped scorn upon him"
- synonym:
- heap
1. Büyük miktarlarda ihsan etmek
- "Onu iş ile doldurdu"
- "Onun üzerine küçümsemiştir"
- eşanlamlı:
- yığın
2. Arrange in stacks
- "Heap firewood around the fireplace"
- "Stack your books up on the shelves"
- synonym:
- stack ,
- pile ,
- heap
2. Yığın halinde düzenlemek
- "Şöminenin etrafında yığın yakacak odun"
- "Kitaplarınızı raflara yerleştirin"
- eşanlamlı:
- yığın
3. Fill to overflow
- "Heap the platter with potatoes"
- synonym:
- heap
3. Taşmaya doldurmak
- "Tabakları patateslerle ısıtın"
- eşanlamlı:
- yığın
Examples of using
Thanks a heap.
Bir yığın teşekkürler.
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.