Translation meaning & definition of the word "headed" into Turkish language
Türk diline "başlı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Headed
[Başlı]/hɛdəd/
adjective
1. Having a heading or course in a certain direction
- "Westward headed wagons"
- synonym:
- headed
1. Belirli bir yönde bir rota veya rotaya sahip olmak
- "Batı yönlü vagonlar"
- eşanlamlı:
- başlı
2. Having a heading or caption
- "A headed column"
- "Headed notepaper"
- synonym:
- headed
2. Bir başlık veya altyazı olması
- "Başlı bir sütun"
- "Kafalı not kağıdı"
- eşanlamlı:
- başlı
3. Having a head of a specified kind or anything that serves as a head
- Often used in combination
- "Headed bolts"
- "Three-headed cerberus"
- "A cool-headed fighter pilot"
- synonym:
- headed
3. Belirli bir kafaya veya kafa görevi gören herhangi bir şeye sahip olmak
- Genellikle kombinasyon halinde kullanılır
- "Başlı cıvatalar"
- "Üç başlı cerberus"
- "Soğuk başlı bir savaş pilotu"
- eşanlamlı:
- başlı
4. Of leafy vegetables
- Having formed into a head
- "Headed cabbages"
- synonym:
- headed
4. Yapraklı sebzelerden oluşan
- Bir kafa haline gelmiş
- "Başlı lahana"
- eşanlamlı:
- başlı
Examples of using
Tom headed for the exit.
Tom çıkışa yöneldi.
The last time I saw Tom he was headed toward the beach.
Tom'u son gördüğümde sahile doğru gidiyordu.
The last time I saw Tom he was headed towards the beach.
Tom'u son gördüğümde sahile doğru gidiyordu.