Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "hall" into Turkish language

Türk diline "hall" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Hall

[Salon]
/hɔl/

noun

1. An interior passage or corridor onto which rooms open

  • "The elevators were at the end of the hall"
    synonym:
  • hallway
  • ,
  • hall

1. Odaların açıldığı bir iç geçit veya koridor

  • "Asansörler salonun sonundaydı"
    eşanlamlı:
  • koridor
  • ,
  • salon

2. A large entrance or reception room or area

    synonym:
  • anteroom
  • ,
  • antechamber
  • ,
  • entrance hall
  • ,
  • hall
  • ,
  • foyer
  • ,
  • lobby
  • ,
  • vestibule

2. Büyük bir giriş veya resepsiyon odası veya alan

    eşanlamlı:
  • antre
  • ,
  • giriş holü
  • ,
  • salon
  • ,
  • fuaye
  • ,
  • lobi
  • ,
  • geçit

3. A large room for gatherings or entertainment

  • "Lecture hall"
  • "Pool hall"
    synonym:
  • hall

3. Toplantılar veya eğlence için geniş bir oda

  • "Seçim salonu"
  • "Havuz salonu"
    eşanlamlı:
  • salon

4. A college or university building containing living quarters for students

    synonym:
  • dormitory
  • ,
  • dorm
  • ,
  • residence hall
  • ,
  • hall
  • ,
  • student residence

4. Öğrenciler için yaşam alanları içeren bir üniversite veya üniversite binası

    eşanlamlı:
  • yatakhane
  • ,
  • rezidans salonu
  • ,
  • salon
  • ,
  • öğrenci yurdu

5. The large room of a manor or castle

    synonym:
  • manor hall
  • ,
  • hall

5. Bir malikane veya kalenin büyük odası

    eşanlamlı:
  • malikâne salonu
  • ,
  • salon

6. English writer whose novel about a lesbian relationship was banned in britain for many years (1883-1943)

    synonym:
  • Hall
  • ,
  • Radclyffe Hall
  • ,
  • Marguerite Radclyffe Hall

6. Lezbiyen bir ilişki hakkındaki romanı i̇ngiltere'de uzun yıllar yasaklanan i̇ngiliz yazar (1883-1943)

    eşanlamlı:
  • Salon
  • ,
  • Radclyffe Salonu
  • ,
  • Marguerite Radclyffe Salonu

7. United states child psychologist whose theories of child psychology strongly influenced educational psychology (1844-1924)

    synonym:
  • Hall
  • ,
  • G. Stanley Hall
  • ,
  • Granville Stanley Hall

7. Çocuk psikolojisi teorileri eğitim psikolojisini güçlü bir şekilde etkileyen amerika birleşik devletleri çocuk psikoloğu (1844-1924)

    eşanlamlı:
  • Salon
  • ,
  • G. Stanley Hall
  • ,
  • Granville Stanley Hall'un

8. United states chemist who developed an economical method of producing aluminum from bauxite (1863-1914)

    synonym:
  • Hall
  • ,
  • Charles Martin Hall

8. Boksitten alüminyum üretmek için ekonomik bir yöntem geliştiren amerika birleşik devletleri kimyacısı (1863-1914)

    eşanlamlı:
  • Salon
  • ,
  • Charles Martin Hall'un

9. United states explorer who led three expeditions to the arctic (1821-1871)

    synonym:
  • Hall
  • ,
  • Charles Francis Hall

9. Kuzey kutbu'na üç sefer düzenleyen amerika birleşik devletleri kaşifi (1821-1871)

    eşanlamlı:
  • Salon
  • ,
  • Charles Francis Hall'un

10. United states astronomer who discovered phobos and deimos (the two satellites of mars) (1829-1907)

    synonym:
  • Hall
  • ,
  • Asaph Hall

10. Phobos ve deimos'u (marsın iki uydusu) keşfeden amerika birleşik devletleri astronomu (1829-1907)

    eşanlamlı:
  • Salon
  • ,
  • Asaph Salonu

11. A large and imposing house

    synonym:
  • mansion
  • ,
  • mansion house
  • ,
  • manse
  • ,
  • hall
  • ,
  • residence

11. Büyük ve görkemli bir ev

    eşanlamlı:
  • konak
  • ,
  • konak evi
  • ,
  • uyuz
  • ,
  • salon
  • ,
  • ikamet

12. A large building used by a college or university for teaching or research

  • "Halls of learning"
    synonym:
  • hall

12. Bir kolej veya üniversite tarafından öğretim veya araştırma için kullanılan büyük bir bina

  • "Öğrenme salonları"
    eşanlamlı:
  • salon

13. A large building for meetings or entertainment

    synonym:
  • hall

13. Toplantılar veya eğlence için büyük bir bina

    eşanlamlı:
  • salon

Examples of using

I saw Tom in the hall.
Tom'u koridorda gördüm.
I live across the hall.
Koridorun karşısında yaşıyorum.
Tom and Mary were alone in the hall, talking to each other.
Tom ve Mary holde yalnızdı, birbirleriyle konuşuyorlardı.