Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "guard" into Turkish language

Türk diline "guard" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Guard

[Gardiyan]
/gɑrd/

noun

1. A person who keeps watch over something or someone

    synonym:
  • guard

1. Bir şeyi ya da birini gözetleyen bir kişi

    eşanlamlı:
  • gardiyan

2. The person who plays that position on a football team

  • "The left guard was injured on the play"
    synonym:
  • guard

2. Bir futbol takımında bu pozisyonu oynayan kişi

  • "Oyunda sol bekçi yaralandı"
    eşanlamlı:
  • gardiyan

3. A device designed to prevent injury or accidents

    synonym:
  • guard
  • ,
  • safety
  • ,
  • safety device

3. Yaralanma veya kazaları önlemek için tasarlanmış bir cihaz

    eşanlamlı:
  • gardiyan
  • ,
  • güvenlik
  • ,
  • emniyet cihazı

4. A posture of defence in boxing or fencing

  • "Keep your guard up"
    synonym:
  • guard

4. Boks veya eskrimde savunma duruşu

  • "Güvenliğinizi koruyun"
    eşanlamlı:
  • gardiyan

5. The person who plays the position of guard on a basketball team

    synonym:
  • guard

5. Bir basketbol takımında gard pozisyonunda oynayan kişi

    eşanlamlı:
  • gardiyan

6. A military unit serving to protect some place or person

    synonym:
  • guard

6. Bir yeri veya kişiyi korumaya hizmet eden askeri bir birlik

    eşanlamlı:
  • gardiyan

7. A precautionary measure warding off impending danger or damage or injury etc.

  • "He put an ice pack on the injury as a precaution"
  • "An insurance policy is a good safeguard"
  • "We let our guard down"
    synonym:
  • precaution
  • ,
  • safeguard
  • ,
  • guard

7. Yaklaşan tehlike, hasar veya yaralanmayı vb. önlem alan bir önlem.

  • "Önlem olarak yaranın üzerine bir buz torbası koydu"
  • "Sigorta poliçesi iyi bir korumadır"
  • "Gardiyamızı hayal kırıklığına uğrattık"
    eşanlamlı:
  • önlem
  • ,
  • korumak
  • ,
  • gardiyan

8. The duty of serving as a sentry

  • "He was on guard that night"
    synonym:
  • guard duty
  • ,
  • guard
  • ,
  • sentry duty
  • ,
  • sentry go

8. Nöbetçi olarak görev yapmak

  • "O gece nöbet tutuyordu"
    eşanlamlı:
  • nöbet
  • ,
  • gardiyan
  • ,
  • nöbetçi git

9. (american football) a position on the line of scrimmage

  • "Guards must be good blockers"
    synonym:
  • guard

9. (amerikan futbolu) suçlama çizgisinde bir pozisyon

  • "Kılavuzlar iyi bloker olmalı"
    eşanlamlı:
  • gardiyan

10. A position on a basketball team

    synonym:
  • guard

10. Basketbol takımında bir pozisyon

    eşanlamlı:
  • gardiyan

verb

1. To keep watch over

  • "There would be men guarding the horses"
    synonym:
  • guard

1. Göz kulak olmak

  • "Atları koruyan adamlar olurdu"
    eşanlamlı:
  • gardiyan

2. Watch over or shield from danger or harm

  • Protect
  • "Guard my possessions while i'm away"
    synonym:
  • guard
  • ,
  • ward

2. Tehlike veya zararlara karşı dikkatli olun veya koruyun

  • Korumak
  • "Ben yokken eşyalarımı koru"
    eşanlamlı:
  • gardiyan
  • ,
  • bölge

3. Protect against a challenge or attack

  • "Hold that position behind the trees!"
  • "Hold the bridge against the enemy's attacks"
    synonym:
  • defend
  • ,
  • guard
  • ,
  • hold

3. Bir meydan okuma veya saldırıya karşı koruma

  • "Ağaçların arkasındaki pozisyonu tut!"
  • "Düşmanın saldırılarına karşı köprüyü tutun"
    eşanlamlı:
  • savunmak
  • ,
  • gardiyan
  • ,
  • tutma

4. Take precautions in order to avoid some unwanted consequence

  • "Guard against becoming too friendly with the staff"
  • "Guard against infection"
    synonym:
  • guard

4. İstenmeyen sonuçlardan kaçınmak için önlem alın

  • "Personellerle çok dostça davranmaya karşı koruma"
  • "Enfeksiyona karşı koruma"
    eşanlamlı:
  • gardiyan

Examples of using

Tom is an unemployed security guard.
Tom işsiz bir güvenlik görevlisidir.
Tom heard the guard approaching.
Tom gardiyanın yaklaştığını duydu.
Tom fell asleep on guard duty.
Tom nöbette uyuyakaldı.