Translation meaning & definition of the word "grim" into Turkish language
Türk diline "grim" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Grim
[Korkunç]/grɪm/
adjective
1. Not to be placated or appeased or moved by entreaty
- "Grim determination"
- "Grim necessity"
- "Russia's final hour, it seemed, approached with inexorable certainty"
- "Relentless persecution"
- "The stern demands of parenthood"
- synonym:
- grim ,
- inexorable ,
- relentless ,
- stern ,
- unappeasable ,
- unforgiving ,
- unrelenting
1. Entreati ile yatıştırılmamalı veya yatıştırılmamalı veya taşınmamalıdır
- "Grim kararlılığı"
- "Grim gerekliliği"
- "Rusya'nın son saati, görünüşe göre, kaçınılmaz bir kesinlikle yaklaştı"
- "Acımasız zulüm"
- "Ebeveynliğin sert talepleri"
- eşanlamlı:
- korkunç ,
- amansız ,
- acımasız ,
- sert ,
- affetmez ,
- gevşemeyen
2. Shockingly repellent
- Inspiring horror
- "Ghastly wounds"
- "The grim aftermath of the bombing"
- "The grim task of burying the victims"
- "A grisly murder"
- "Gruesome evidence of human sacrifice"
- "Macabre tales of war and plague in the middle ages"
- "Macabre tortures conceived by madmen"
- synonym:
- ghastly ,
- grim ,
- grisly ,
- gruesome ,
- macabre ,
- sick
2. Şok edici bir şekilde kovucu
- Ilham verici korku
- "Hayal yaraları"
- "Saldırının korkunç sonrası"
- "Kurbanları gömmenin korkunç görevi"
- "Gizemli bir cinayet"
- "Insan kurban etmenin korkunç kanıtı"
- "Orta çağda savaş ve veba masalları"
- "Delilerin tasarladığı eziyetler"
- eşanlamlı:
- dehşetli ,
- korkunç ,
- ürkütücü ,
- hasta
3. Harshly ironic or sinister
- "Black humor"
- "A grim joke"
- "Grim laughter"
- "Fun ranging from slapstick clowning ... to savage mordant wit"
- synonym:
- black ,
- grim ,
- mordant
3. Sert ironik veya uğursuz
- "Kara mizah"
- "Korkunç bir şaka"
- "Grim kahkahası"
- "Slapstick palyaçoluk arasında değişen eğlence ... mordan zekâya vahşi"
- eşanlamlı:
- siyah ,
- korkunç ,
- iğneleyici
4. Harshly uninviting or formidable in manner or appearance
- "A dour, self-sacrificing life"
- "A forbidding scowl"
- "A grim man loving duty more than humanity"
- "Undoubtedly the grimmest part of him was his iron claw"- j.m.barrie
- synonym:
- dour ,
- forbidding ,
- grim
4. Bir şekilde veya görünüşte sert davetsiz veya zorlu
- "Dört, fedakâr bir hayat"
- "Korkunç bir kaşık"
- "Görevi insanlıktan daha çok seven, korkunç bir adam"
- "Şüphesiz onun en korkunç kısmı demir pençesi"- j.m.barrie idi
- eşanlamlı:
- ters ,
- korkutucu ,
- korkunç
5. Filled with melancholy and despondency
- "Gloomy at the thought of what he had to face"
- "Gloomy predictions"
- "A gloomy silence"
- "Took a grim view of the economy"
- "The darkening mood"
- "Lonely and blue in a strange city"
- "Depressed by the loss of his job"
- "A dispirited and resigned expression on her face"
- "Downcast after his defeat"
- "Feeling discouraged and downhearted"
- synonym:
- gloomy ,
- grim ,
- blue ,
- depressed ,
- dispirited ,
- down(p) ,
- downcast ,
- downhearted ,
- down in the mouth ,
- low ,
- low-spirited
5. Melankoli ve umutsuzluk dolu
- "Ne ile yüzleşmek zorunda olduğu düşüncesinde kasvetli"
- "Kusurlu tahminler"
- "Kasvetli bir sessizlik"
- "Ekonomiye korkunç bir bakış attı"
- "Karartma havası"
- "Tuhaf bir şehirde yalnız ve mavi"
- "İşinin kaybından bunalmış"
- "Yüzünde ruhsuz ve istifa etmiş bir ifade"
- "Yenilgisinden sonra düşüş"
- "Caydırılmış ve yüreksiz hissetmek"
- eşanlamlı:
- karanlık ,
- korkunç ,
- mavi ,
- bunalımlı ,
- neşesiz ,
- aşağı(p) ,
- hüzünlü ,
- üzgün ,
- ağzının dibinde ,
- düşük ,
- az hevesli
6. Causing dejection
- "A blue day"
- "The dark days of the war"
- "A week of rainy depressing weather"
- "A disconsolate winter landscape"
- "The first dismal dispiriting days of november"
- "A dark gloomy day"
- "Grim rainy weather"
- synonym:
- blue ,
- dark ,
- dingy ,
- disconsolate ,
- dismal ,
- gloomy ,
- grim ,
- sorry ,
- drab ,
- drear ,
- dreary
6. Keyifsizliğe neden olma
- "Mavi bir gün"
- "Savaşın karanlık günleri"
- "Yağışlı bir hafta iç karartıcı hava"
- "Tutarsız bir kış manzarası"
- "Kasım'ın ilk kasvetli günlerini"
- "Karanlık, kasvetli bir gün"
- "Grim yağmurlu hava"
- eşanlamlı:
- mavi ,
- karanlık ,
- kirli ,
- tesellisiz ,
- sıkıntılı ,
- korkunç ,
- özür ,
- fahişe ,
- kederli ,
- hüzünlü
Examples of using
Don't look so grim.
Çok gaddar görünme.
Tom is grim.
Tom acımasız.
In this line of work, if you make a grim face the customers won't come.
Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.