Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "grey" into Turkish language

Türk diline "gri" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Grey

[Gri]
/gre/

noun

1. United states writer of western adventure novels (1875-1939)

    synonym:
  • Grey
  • ,
  • Zane Grey

1. Amerika birleşik devletleri batı macera romanları yazarı (1875-1939)

    eşanlamlı:
  • Gri
  • ,
  • Zane Grey

2. Queen of england for nine days in 1553

  • She was quickly replaced by mary tudor and beheaded for treason (1537-1554)
    synonym:
  • Grey
  • ,
  • Lady Jane Grey

2. 1553 yılında dokuz gün boyunca i̇ngiltere kraliçesi

  • Hızla mary tudor ile değiştirildi ve vatana ihanetten kafası kesildi (1537-1554)
    eşanlamlı:
  • Gri
  • ,
  • Leydi Jane Grey

3. Englishman who as prime minister implemented social reforms including the abolition of slavery throughout the british empire (1764-1845)

    synonym:
  • Grey
  • ,
  • Charles Grey
  • ,
  • Second Earl Grey

3. Başbakan olarak i̇ngiliz i̇ngiliz, britanya i̇mparatorluğu (1764-1845) boyunca köleliğin kaldırılması da dahil olmak üzere sosyal reformlar uyguladı

    eşanlamlı:
  • Gri
  • ,
  • Charles Grey
  • ,
  • İkinci Earl Grey

4. Any organization or party whose uniforms or badges are grey

  • "The confederate army was a vast grey"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray

4. Üniformaları veya rozetleri gri olan herhangi bir organizasyon veya parti

  • "Konfederasyon ordusu geniş bir griydi"
    eşanlamlı:
  • gri

5. A neutral achromatic color midway between white and black

    synonym:
  • gray
  • ,
  • grayness
  • ,
  • grey
  • ,
  • greyness

5. Beyaz ve siyah arasında nötr akromatik bir renk

    eşanlamlı:
  • gri
  • ,
  • darlık

6. Clothing that is a grey color

  • "He was dressed in grey"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray

6. Gri renk olan kıyafetler

  • "Gri giyinmişti"
    eşanlamlı:
  • gri

7. Horse of a light gray or whitish color

    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray

7. Açık gri veya beyazımsı renkte bir at

    eşanlamlı:
  • gri

verb

1. Make grey

  • "The painter decided to grey the sky"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray

1. Grileştirmek

  • "Ressam gökyüzünü grileştirmeye karar verdi"
    eşanlamlı:
  • gri

2. Turn grey

  • "Her hair began to grey"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray

2. Griye dönmek

  • "Saçları griye başladı"
    eşanlamlı:
  • gri

adjective

1. Of an achromatic color of any lightness intermediate between the extremes of white and black

  • "The little grey cells"
  • "Gray flannel suit"
  • "A man with greyish hair"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray
  • ,
  • greyish
  • ,
  • grayish

1. Beyaz ve siyahın uçları arasında herhangi bir hafifliğin akromatik renginin

  • "Küçük gri hücreler"
  • "Gri flanel takım"
  • "Gri saçlı bir adam"
    eşanlamlı:
  • gri
  • ,
  • grimsi

2. Showing characteristics of age, especially having grey or white hair

  • "Whose beard with age is hoar"-coleridge
  • "Nodded his hoary head"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray
  • ,
  • grey-haired
  • ,
  • gray-haired
  • ,
  • grey-headed
  • ,
  • gray-headed
  • ,
  • grizzly
  • ,
  • hoar
  • ,
  • hoary
  • ,
  • white-haired

2. Yaşın özelliklerini gösteren, özellikle gri veya beyaz saçlara sahip

  • "Yaşlı sakalı hoar"-coleridge
  • "Kutsal kafasını salladı"
    eşanlamlı:
  • gri
  • ,
  • kır saçlı
  • ,
  • kır
  • ,
  • beyaz saçlı

3. Used to signify the confederate forces in the american civil war (who wore grey uniforms)

  • "A stalwart grey figure"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray

3. Amerikan i̇ç savaşı'nda konfederasyon güçlerini belirtmek için kullanılır (gri üniformalar giydi)

  • "Kaba gri bir figür"
    eşanlamlı:
  • gri

4. Intermediate in character or position

  • "A grey area between clearly legal and strictly illegal"
    synonym:
  • grey
  • ,
  • gray

4. Karakter veya pozisyonda ara

  • "Açıkça yasal ve kesinlikle yasadışı olan gri bir alan"
    eşanlamlı:
  • gri

Examples of using

The sky was grey.
Gökyüzü griydi.
This pencil is not grey.
Bu kurşun kalem gri değil.
This pencil is not grey.
Bu kalem gri değil.