Translation meaning & definition of the word "grant" into Turkish language
Türk diline "hibe" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Grant
[Vermek]noun
1. Any monetary aid
- synonym:
- grant
1. Herhangi bir para yardımı
- eşanlamlı:
- vermek
2. The act of providing a subsidy
- synonym:
- grant ,
- subsidization ,
- subsidisation
2. Bir sübvansiyon sağlama eylemi
- eşanlamlı:
- vermek ,
- sübvansiyon
3. (law) a transfer of property by deed of conveyance
- synonym:
- grant ,
- assignment
3. (hukuk) mülkiyetin taşınma senedi ile devredilmesi
- eşanlamlı:
- vermek ,
- görev
4. Scottish painter
- Cousin of lytton strachey and member of the bloomsbury group (1885-1978)
- synonym:
- Grant ,
- Duncan Grant ,
- Duncan James Corrow Grant
4. İskoç ressam
- Lytton strachey'in kuzeni ve bloomsbury grubu üyesi (1885-1978)
- eşanlamlı:
- Vermek ,
- Duncan Grant ,
- Duncan James Corrow Grant'in
5. United states actor (born in england) who was the elegant leading man in many films (1904-1986)
- synonym:
- Grant ,
- Cary Grant
5. Birçok filmde zarif bir lider olan (1904-1986) amerika birleşik devletleri aktörü (i̇ngiltere doğumlu)
- eşanlamlı:
- Vermek ,
- Cary Grant
6. 18th president of the united states
- Commander of the union armies in the american civil war (1822-1885)
- synonym:
- Grant ,
- Ulysses Grant ,
- Ulysses S. Grant ,
- Ulysses Simpson Grant ,
- Hiram Ulysses Grant ,
- President Grant
6. 18. amerika birleşik devletleri başkanı
- Amerikan i̇ç savaşı'nda birlik ordularının komutanı (1822-1885)
- eşanlamlı:
- Vermek ,
- Ulysses Grant ,
- Ulysses S. Vermek ,
- Ulysses Simpson Grant'ın ,
- Hiram Ulysses Grant ,
- Başkan Grant
7. A contract granting the right to operate a subsidiary business
- "He got the beer concession at the ball park"
- synonym:
- concession ,
- grant
7. Bir iştiraki işletmeyi işletme hakkını veren bir sözleşme
- "Balo parkında bira imtiyazını aldı"
- eşanlamlı:
- imtiyaz ,
- vermek
8. A right or privilege that has been granted
- synonym:
- grant
8. Verilmiş bir hak veya ayrıcalık
- eşanlamlı:
- vermek
verb
1. Let have
- "Grant permission"
- "Mandela was allowed few visitors in prison"
- synonym:
- allow ,
- grant
1. Bırakmak
- "Gösterge izni"
- "Mandela'ya hapishanede birkaç ziyaretçi izin verildi"
- eşanlamlı:
- izin vermek ,
- vermek
2. Give as judged due or on the basis of merit
- "The referee awarded a free kick to the team"
- "The jury awarded a million dollars to the plaintiff"
- "Funds are granted to qualified researchers"
- synonym:
- award ,
- grant
2. Yargılandığı gibi veya liyakat temelinde verin
- "Hakem takıma serbest vuruş hakkı verdi"
- "Jüri, davacıya bir milyon dolar verdi"
- "Fonlar nitelikli araştırmacılara verilir"
- eşanlamlı:
- ödül ,
- vermek
3. Be willing to concede
- "I grant you this much"
- synonym:
- concede ,
- yield ,
- grant
3. Kabullenmeye istekli olmak
- "Sana bu kadarını veriyorum"
- eşanlamlı:
- kabullenmek ,
- kazanç ,
- vermek
4. Allow to have
- "Grant a privilege"
- synonym:
- accord ,
- allot ,
- grant
4. Sahip olmak
- "Bir ayrıcalık ver"
- eşanlamlı:
- uzlaşma ,
- bölüştürmek ,
- vermek
5. Bestow, especially officially
- "Grant a degree"
- "Give a divorce"
- "This bill grants us new rights"
- synonym:
- grant ,
- give
5. Ihsan etmek, özellikle resmi olarak
- "Derece vermek"
- "Boşanmak" için"
- "Bu yasa bize yeni haklar veriyor"
- eşanlamlı:
- vermek
6. Give over
- Surrender or relinquish to the physical control of another
- synonym:
- concede ,
- yield ,
- cede ,
- grant
6. Bırakmak
- Başka birinin fiziksel kontrolüne teslim olun ya da vazgeçin
- eşanlamlı:
- kabullenmek ,
- kazanç ,
- teslim etmek ,
- vermek
7. Transfer by deed
- "Grant land"
- synonym:
- grant ,
- deed over
7. Senet ile transfer
- "Hibe arazisi"
- eşanlamlı:
- vermek ,
- işlem yapmak