Translation meaning & definition of the word "gone" into Turkish language

adjective

1. Destroyed or killed

• "We are gone geese"

synonym:
• done for(p)
,
• kaput(p)
,
• gone(a)

1. Yok edildi veya öldürüldü

• "Biz kazlara gittik"

eşanlamlı:
• için yapılır(p)
,
• kaput(p)
,
• gitmiş(a)

2. Dead

• "He is deceased"

• "Our dear departed friend"

synonym:
• asleep(p)
,
• at peace(p)
,
• at rest(p)
,
• deceased
,
• departed
,
• gone

2. Ölü

• "O öldü" dedi"

• "Sevgili ayrılmış arkadaşımız"

eşanlamlı:
• uykuda(p)
,
• barış halinde(p)
,
• hareket halinde(p)
,
• ölmüş
,
• olmuş
,
• gitmiş

3. Well in the past

• Former

• "Bygone days"

• "Dreams of foregone times"

• "Sweet memories of gone summers"

• "Relics of a departed era"

synonym:
• bygone
,
• bypast
,
• departed
,
• foregone
,
• gone

3. Geçmişte

• Evvelki

• "Geçmiş günler"

• "Geçmiş zamanların hayalleri"

• "Gitmiş yazların tatlı anıları"

• "Ayrılmış bir dönemin kalıntıları"

eşanlamlı:
• geçmiş
,
• bypast
,
• olmuş
,
• kaçınılmaz
,
• gitmiş

4. No longer retained

• "Gone with the wind"

synonym:
• gone(p)

4. Artık muhafaza edilmiyor

• "Rüzgârla gitti"

eşanlamlı:
• gitmiş(p)

Examples of using

It's been a long time since I've gone swimming.

Yüzmeye gittiğimden beri uzun oldu.

I'm pretty sure Tom hasn't gone home yet.

Tom'un henüz eve gitmediğinden oldukça eminim.

I wish I had gone to Boston with Tom.

Keşke Tom'la Boston'a gitseydim.

Everyone but Tom has already gone home.

Tom'dan başka herkes zaten eve gitmişti.

I asked Tom where he had gone.

Tom'a nereye gittiğini sordum.

She has already gone to school.

Okula zaten gitti o.

She had gone to school.

Okula gitmişti.

You shouldn't have gone.

Gitmemeliydin.

We should have gone on a cooler day.

Daha serin bir günde gitmeliydik.

We should have gone on a day that wasn't so hot.

Bu kadar sıcak olmayan bir günde gitmeliydik.

We should have gone on a day that wasn't so hot.

Çok sıcak olmayan bir günde gitmeliydik.

You could've gone by yourself.

Kendiniz gidebilirdiniz.

He has gone to Spain.

O İspanya'ya gitti.

Ten years have gone by since her death.

Onun ölümünden beri on yıl geçti.

I would've never gone there without you.

Sensiz oraya asla gitmezdim.

Tom told Mary that he'd gone to the beach that weekend.

Tom o hafta sonu plaja gittiğini Mary'ye söyledi.

Have you ever gone to the beach with Tom?

Daha önce hiç Tom'la plaja gittin mi?

I think Tom has gone away.

Sanırım Tom uzaklara gitti.

I take it things could've gone better.

Sanırım işler daha iyi gidebilirdi.

I still say we should've gone.

Gitmemiz gerektiğini hâlâ söylerim.