Translation meaning & definition of the word "gloomy" into Turkish language
Türk diline "gloomy" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Gloomy
[Karanlık]/glumi/
adjective
1. Depressingly dark
- "The gloomy forest"
- "The glooming interior of an old inn"
- "`gloomful' is archaic"
- synonym:
- glooming ,
- gloomy ,
- gloomful ,
- sulky
1. Depresif karanlık
- "Kasvetli orman"
- "Eski bir hanın kasvetli iç mekanı"
- "`migloomful' arkaik" demek"
- eşanlamlı:
- karanlık ,
- somurtkan
2. Filled with melancholy and despondency
- "Gloomy at the thought of what he had to face"
- "Gloomy predictions"
- "A gloomy silence"
- "Took a grim view of the economy"
- "The darkening mood"
- "Lonely and blue in a strange city"
- "Depressed by the loss of his job"
- "A dispirited and resigned expression on her face"
- "Downcast after his defeat"
- "Feeling discouraged and downhearted"
- synonym:
- gloomy ,
- grim ,
- blue ,
- depressed ,
- dispirited ,
- down(p) ,
- downcast ,
- downhearted ,
- down in the mouth ,
- low ,
- low-spirited
2. Melankoli ve umutsuzluk dolu
- "Ne ile yüzleşmek zorunda olduğu düşüncesinde kasvetli"
- "Kusurlu tahminler"
- "Kasvetli bir sessizlik"
- "Ekonomiye korkunç bir bakış attı"
- "Karartma havası"
- "Tuhaf bir şehirde yalnız ve mavi"
- "İşinin kaybından bunalmış"
- "Yüzünde ruhsuz ve istifa etmiş bir ifade"
- "Yenilgisinden sonra düşüş"
- "Caydırılmış ve yüreksiz hissetmek"
- eşanlamlı:
- karanlık ,
- korkunç ,
- mavi ,
- bunalımlı ,
- neşesiz ,
- aşağı(p) ,
- hüzünlü ,
- üzgün ,
- ağzının dibinde ,
- düşük ,
- az hevesli
3. Causing dejection
- "A blue day"
- "The dark days of the war"
- "A week of rainy depressing weather"
- "A disconsolate winter landscape"
- "The first dismal dispiriting days of november"
- "A dark gloomy day"
- "Grim rainy weather"
- synonym:
- blue ,
- dark ,
- dingy ,
- disconsolate ,
- dismal ,
- gloomy ,
- grim ,
- sorry ,
- drab ,
- drear ,
- dreary
3. Keyifsizliğe neden olma
- "Mavi bir gün"
- "Savaşın karanlık günleri"
- "Yağışlı bir hafta iç karartıcı hava"
- "Tutarsız bir kış manzarası"
- "Kasım'ın ilk kasvetli günlerini"
- "Karanlık, kasvetli bir gün"
- "Grim yağmurlu hava"
- eşanlamlı:
- mavi ,
- karanlık ,
- kirli ,
- tesellisiz ,
- sıkıntılı ,
- korkunç ,
- özür ,
- fahişe ,
- kederli ,
- hüzünlü
Examples of using
He looks gloomy.
O kasvetli görünüyor.
I got gloomy and thought of giving up.
Ümitsizdim ve vazgeçmeyi düşündüm.
You look gloomy.
Kasvetli görünüyorsun.