Translation meaning & definition of the word "gentle" into Turkish language
Türk diline "nazik" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Gentle
[Nazik]/ʤɛntəl/
verb
1. Cause to be more favorably inclined
- Gain the good will of
- "She managed to mollify the angry customer"
- synonym:
- pacify ,
- lenify ,
- conciliate ,
- assuage ,
- appease ,
- mollify ,
- placate ,
- gentle ,
- gruntle
1. Çünkü daha olumlu bir şekilde eğimli olmak
- Iyi niyetini kazanmak
- "Kızgın müşteriyi yumuşatmayı başardı"
- eşanlamlı:
- barıştırmak ,
- yumuşatmak ,
- hafifletmek ,
- sakinleştirmek ,
- teskin etmek ,
- nazik ,
- homurdanmak
2. Give a title to someone
- Make someone a member of the nobility
- synonym:
- ennoble ,
- gentle ,
- entitle
2. Birine unvan vermek
- Birini asaletin bir üyesi yap
- eşanlamlı:
- yüceltmek ,
- nazik ,
- hak etmek
3. Stroke soothingly
- synonym:
- gentle
3. İnme yatıştırıcı
- eşanlamlı:
- nazik
adjective
1. Soft and mild
- Not harsh or stern or severe
- "A gentle reprimand"
- "A vein of gentle irony"
- "Poked gentle fun at him"
- synonym:
- gentle ,
- soft
1. Yumuşak ve yumuşak
- Sert, sert veya şiddetli değil
- "Sevgili bir kınama"
- "Bir nazik ironi damarı"
- "Ona nazikçe eğlence verdi"
- eşanlamlı:
- nazik ,
- yumuşak
2. Having or showing a kindly or tender nature
- "The gentle touch of her hand"
- "Her gentle manner was comforting"
- "A gentle sensitive nature"
- "Gentle blue eyes"
- synonym:
- gentle
2. Nazik veya hassas bir doğaya sahip olmak veya göstermek
- "Elinin nazik dokunuşu"
- "İncil tarzı rahatlatıcıydı"
- "Hassas bir doğa"
- "Nazik mavi gözler"
- eşanlamlı:
- nazik
3. Quiet and soothing
- "A gentle voice"
- "A gentle nocturne"
- synonym:
- gentle
3. Sessiz ve yatıştırıcı
- "Sevimli bir ses"
- "Bir nocturne"
- eşanlamlı:
- nazik
4. Belonging to or characteristic of the nobility or aristocracy
- "An aristocratic family"
- "Aristocratic bostonians"
- "Aristocratic government"
- "A blue family"
- "Blue blood"
- "The blue-blooded aristocracy"
- "Of gentle blood"
- "Patrician landholders of the american south"
- "Aristocratic bearing"
- "Aristocratic features"
- "Patrician tastes"
- synonym:
- aristocratic ,
- aristocratical ,
- blue ,
- blue-blooded ,
- gentle ,
- patrician
4. Asalet veya aristokrasinin bir özelliği veya özelliği
- "Aristokrat bir aile"
- "Aristokrat bostonlular"
- "Aristokratik yönetim"
- "Mavi bir aile"
- "Mavi kan"
- "Mavi kanlı aristokrasi"
- "Neşeli kan" için"
- "Amerikan güney patrici toprak sahipleri"
- "Aristokratik tutum"
- "Aristokratik özellikler"
- "Patrici tadı"
- eşanlamlı:
- aristokrat ,
- aristokrasi ile ilgili ,
- mavi ,
- mavi kanlı ,
- nazik ,
- patrici
5. Easily handled or managed
- "A gentle old horse, docile and obedient"
- synonym:
- docile ,
- gentle
5. Kolayca yönetilebilir veya yönetilebilir
- "Nazik, yaşlı bir at, uysal ve itaatkar"
- eşanlamlı:
- uysal ,
- nazik
6. Having little impact
- "An easy pat on the shoulder"
- "Gentle rain"
- "A gentle breeze"
- "A soft (or light) tapping at the window"
- synonym:
- easy ,
- gentle ,
- soft
6. Çok az etkisi olmak
- "Omuzda kolay bir pat"
- "Nazik yağmur"
- "Yumuşak bir esinti"
- "Pencereye yumuşak (veya ışık) dokunarak"
- eşanlamlı:
- kolay ,
- nazik ,
- yumuşak
7. Marked by moderate steepness
- "An easy climb"
- "A gentle slope"
- synonym:
- easy ,
- gentle
7. Orta diklik ile işaretlenmiştir
- "Kolay bir tırmanış"
- "Yumuşak bir eğim"
- eşanlamlı:
- kolay ,
- nazik
Examples of using
Tom is gentle.
Tom nazik.
Mary is very gentle with her baby sister.
Mary bebek kızkardeşine karşı çok kibardır.
Basset hounds are gentle dogs.
Basset tazıları kibar köpeklerdir.