Translation meaning & definition of the word "furniture" into Turkish language

noun

1. Furnishings that make a room or other area ready for occupancy

• "They had too much furniture for the small apartment"

• "There was only one piece of furniture in the room"

synonym:
• furniture
,
• piece of furniture
,
• article of furniture

1. Bir odayı veya başka bir alanı doluluk için hazır hale getiren mobilyalar

• "Küçük daire için çok fazla mobilya vardı"

• "Odada sadece bir parça mobilya vardı"

eşanlamlı:
• mobilya

Examples of using

Be careful not to scratch the furniture.

Mobilyayı çizmemek için dikkatli olun.

Tom rented a truck to move his furniture to his new house.

Tom mobilyasını yeni evine taşımak için bir kamyon kiraladı.

The furniture was dusty.

Mobilya tozluydu.

Tom has lots of furniture.

Tom'un bir sürü mobilyası var.

Tom makes furniture.

Tom mobilya yapar.

Tom needs furniture.

Tom'un mobilyaya ihtiyacı var.

The new furniture came today.

Yeni mobilyalar bugün geldi.

There's a lot of furniture in the room.

Odada bir sürü mobilya var.

There is a lot of furniture in this room.

Bu odada bir sürü mobilya var.

My grandfather used to make his own furniture.

Büyükbabam kendi mobilyasını yapardı.

Tom and Mary bought some new furniture.

Tom ve Mary bazı yeni mobilya satın aldılar.

Tom and Mary rearranged the furniture in their living room.

Tom ve Mary oturma odasındaki mobilyaları yeniden düzenlediler.

Tom and Mary furnished their house with inexpensive furniture.

Tom ve Mary ucuz mobilya ile evlerini döşediler.

Tom helps Mary move the furniture.

Tom Mary'nin mobilyayı taşımasına yardımcı olur.

What's your favorite piece of furniture?

Favori mobilyan nedir?

She sold all of her furniture, so she could afford to feed herself and her dog.

O, bütün mobilyasını sattı, böylece kendine ve köpeğine bakabildi.

Yuriko is planning to move into the furniture business.

Yuriko mobilya işine geçmeyi planlıyor.

Yuriko is planning to move into the furniture business.

Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.

There is almost no furniture.

Neredeyse hiç mobilya yok.

There isn't much furniture in my house.

Benim evimde fazla mobilya yoktur.