Translation meaning & definition of the word "funny" into Turkish language
Türk diline "komik" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Funny
[Komik]/fəni/
noun
1. An account of an amusing incident (usually with a punch line)
- "She told a funny story"
- "She made a funny"
- synonym:
- funny story ,
- good story ,
- funny remark ,
- funny
1. Eğlenceli bir olayın bir hesabı (genellikle bir yumruk çizgisi ile)
- "Komik bir hikaye anlattı"
- "Komik bir şey yaptı"
- eşanlamlı:
- komik hikaye ,
- güzel hikaye ,
- komik yorum ,
- komik
adjective
1. Arousing or provoking laughter
- "An amusing film with a steady stream of pranks and pratfalls"
- "An amusing fellow"
- "A comic hat"
- "A comical look of surprise"
- "Funny stories that made everybody laugh"
- "A very funny writer"
- "It would have been laughable if it hadn't hurt so much"
- "A mirthful experience"
- "Risible courtroom antics"
- synonym:
- amusing ,
- comic ,
- comical ,
- funny ,
- laughable ,
- mirthful ,
- risible
1. Kahkahayı uyandırmak veya kışkırtmak
- "Sürekli şakalar ve şakalar akışı olan eğlenceli bir film"
- "Eğlenceli bir adam"
- "Komik şapka" gibi"
- "Süpriz komik bir görünüm"
- "Herkesi güldüren komik hikayeler"
- "Çok komik bir yazar"
- "Bu kadar acımasaydı gülünç olurdu"
- "Dilahi bir deneyim"
- "Risible courtroom antics"
- eşanlamlı:
- eğlenceli ,
- komik ,
- gülünç ,
- sevinçli ,
- güldürücü
2. Beyond or deviating from the usual or expected
- "A curious hybrid accent"
- "Her speech has a funny twang"
- "They have some funny ideas about war"
- "Had an odd name"
- "The peculiar aromatic odor of cloves"
- "Something definitely queer about this town"
- "What a rum fellow"
- "Singular behavior"
- synonym:
- curious ,
- funny ,
- odd ,
- peculiar ,
- queer ,
- rum ,
- rummy ,
- singular
2. Olağan veya beklenenden öteye veya sapmaya
- "Meraklı bir melez aksan"
- "Konuşmasının komik bir dallaması var"
- "Savaş hakkında komik fikirleri var"
- "Tuhaf bir adı vardı"
- "Karanfillerin tuhaf aromatik kokusu"
- "Bu kasaba hakkında kesinlikle tuhaf bir şey"
- "Ne rom adam"
- "Tekil davranış"
- eşanlamlı:
- meraklı ,
- komik ,
- garip ,
- özel ,
- eşcinsel ,
- rom ,
- remi ,
- kişisel
3. Not as expected
- "There was something fishy about the accident"
- "Up to some funny business"
- "Some definitely queer goings-on"
- "A shady deal"
- "Her motives were suspect"
- "Suspicious behavior"
- synonym:
- fishy ,
- funny ,
- shady ,
- suspect ,
- suspicious
3. Beklendiği gibi değil
- "Kazada balık gibi bir şey vardı"
- "Komik bir işe kadar"
- "Bazıları kesinlikle tuhaf gidiyor"
- "Gölgeli bir anlaşma"
- "Sebepleri şüpheliydi"
- "Şüpheli davranış"
- eşanlamlı:
- şüpheli ,
- komik ,
- gölgeli
4. Experiencing odd bodily sensations
- "Told the doctor about the funny sensations in her chest"
- synonym:
- funny
4. Garip bedensel duyumlar deneyimlemek
- "Doktora göğsündeki komik hisleri anlattım"
- eşanlamlı:
- komik
Examples of using
Maybe it just isn't funny.
Belki bu sadece komik değil.
Tom had a funny look on his face.
Tom'un yüzünde tuhaf bir ifade vardı.
This sentence is funny.
Bu cümle eğlenceli.