Translation meaning & definition of the word "fruit" into Turkish language

noun

1. The ripened reproductive body of a seed plant

synonym:
• fruit

1. Bir tohum bitkisinin olgunlaşmış üreme gövdesi

eşanlamlı:
• meyve

2. An amount of a product

synonym:
• yield
,
• fruit

2. Bir ürün miktarı

eşanlamlı:
• kazanç
,
• meyve

3. The consequence of some effort or action

• "He lived long enough to see the fruit of his policies"

synonym:
• fruit

3. Bazı çaba veya eylemlerin sonucu

• "Politikalarının meyvesini görecek kadar uzun yaşadı"

eşanlamlı:
• meyve

verb

1. Cause to bear fruit

synonym:
• fruit

1. Meyve vermek

eşanlamlı:
• meyve

2. Bear fruit

• "The trees fruited early this year"

synonym:
• fruit

2. Meyve vermek

• "Ağaçlar bu yılın başlarında meyvelerini verdi"

eşanlamlı:
• meyve

Examples of using

Tom always ate fruit for breakfast.

Tom her zaman kahvaltı için meyve yedi.

California is famous for its fruit.

Kaliforniya, meyvesiyle ünlüdür.

Thanks for the fruit.

Meyve için sağ ol.

Don't eat the fruit in the bowl on the table. It's plastic.

Masanın üstünde duran sepetteki meyveyi yeme. Plastik.

This fruit tastes bad.

Bu meyvenin tadı kötü.

I like dragon fruit.

Ejderha meyvesini severim.

A friend sent the fruit as a gift.

Bir arkadaş hediye olarak meyve gönderdi.

I am eating fruit.

Meyve yiyorum.

What kind of fruit do you want?

Ne çeşit meyve istiyorsun?

What's your favorite kind of fruit?

Favori meyve türün nedir?

What kind of fruit do you like best?

En çok ne tür meyveyi seversin?

He eats nothing other than fruit.

Meyveden başka bir şey yemez.

He doesn't eat anything except fruit.

Meyve dışında bir şey yemez.

He doesn't eat anything other than fruit.

Meyveden başka bir şey yemez.

He eats nothing but fruit.

O, meyveden başka bir şey yemez.

I don't like the way this fruit smells.

Bu meyvenin kokma şeklini sevmiyorum.

I don't like the way this fruit smells.

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.

This fruit has an unpleasant smell.

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.

This fruit doesn't taste good.

Bu meyvenin tadı iyi değil.

I eat fruit and drink water.

Ben meyve yer ve su içerim.