Translation meaning & definition of the word "frozen" into Turkish language
Türk diline "donmuş" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Frozen
[Dondurulmuş]/froʊzən/
adjective
1. Turned into ice
- Affected by freezing or by long and severe cold
- "The frozen north"
- "Frozen pipes"
- "Children skating on a frozen brook"
- synonym:
- frozen
1. Buza dönüşmüş
- Donma veya uzun ve şiddetli soğuktan etkilenir
- "Donmuş kuzey"
- "Donmuş borular"
- "Donmuş bir derede paten kayan çocuklar"
- eşanlamlı:
- dondurulmuş
2. Absolutely still
- "Frozen with horror"
- "They stood rooted in astonishment"
- synonym:
- frozen(p) ,
- rooted(p) ,
- stock-still
2. Kesinlikle hala
- "Korkudan dondu"
- "Şaşkınlıkla kök saldılar"
- eşanlamlı:
- dondurulmuş(p) ,
- kökleşmiş(p) ,
- hareketsiz
3. Devoid of warmth and cordiality
- Expressive of unfriendliness or disdain
- "A frigid greeting"
- "Got a frosty reception"
- "A frozen look on their faces"
- "A glacial handshake"
- "Icy stare"
- "Wintry smile"
- synonym:
- frigid ,
- frosty ,
- frozen ,
- glacial ,
- icy ,
- wintry
3. Sıcaklık ve samimiyetten yoksun
- Arkadaşsızlık veya küçümseme ifade eder
- "Donuk bir selam"
- "Donuk bir resepsiyon var"
- "Yüzlerinde donmuş bir bakış"
- "Buzul el sıkışması"
- "Buzlu bakış"
- "Kasıtlı gülümseme"
- eşanlamlı:
- soğuk ,
- buzlu ,
- dondurulmuş ,
- buzul ,
- kışımsı
4. Not thawed
- synonym:
- frozen
4. Çözülmemiş
- eşanlamlı:
- dondurulmuş
5. (used of foods) preserved by freezing sufficiently rapidly to retain flavor and nutritional value
- "Frozen foods"
- synonym:
- flash-frozen ,
- quick-frozen ,
- frozen
5. (yiyeceklerin kullanılması) lezzet ve besin değerini korumak için yeterince hızlı bir şekilde dondurularak korunur
- "Donmuş gıdalar"
- eşanlamlı:
- donup kalmış ,
- dondurulmuş
6. Not convertible to cash
- "Frozen assets"
- synonym:
- frozen
6. Paraya çevrilemez
- "Dondurulmuş varlıklar"
- eşanlamlı:
- dondurulmuş
7. Incapable of being changed or moved or undone
- E.g. "frozen prices"
- "Living on fixed incomes"
- synonym:
- fixed ,
- frozen
7. Değiştirilemez, taşınamaz veya geri alınamaz
- Örneğin, "donmuş fiyatlar"
- "Sabit gelirlerle yaşamak"
- eşanlamlı:
- sabit ,
- dondurulmuş
Examples of using
It's still frozen.
O hâlâ donmuş.
Tom stood frozen.
Dondu kaldı.
Tom has never bought frozen apples.
Tom asla dondurulmuş elma almadı.