Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "fringe" into Turkish language

Türk diline "fringe" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Fringe

[Saçak]
/frɪnʤ/

noun

1. The outside boundary or surface of something

    synonym:
  • periphery
  • ,
  • fringe
  • ,
  • outer boundary

1. Bir şeyin dış sınırı veya yüzeyi

    eşanlamlı:
  • çevre
  • ,
  • saçak
  • ,
  • dış sınır

2. A part of the city far removed from the center

  • "They built a factory on the outskirts of the city"
    synonym:
  • outskirt
  • ,
  • fringe

2. Şehrin bir kısmı merkezden çok uzakta

  • "Şehrin eteklerinde bir fabrika kurdular"
    eşanlamlı:
  • outskirt
  • ,
  • saçak

3. One of the light or dark bands produced by the interference and diffraction of light

    synonym:
  • fringe
  • ,
  • interference fringe

3. Işığın girişim ve kırınımı ile üretilen açık veya koyu bantlardan biri

    eşanlamlı:
  • saçak
  • ,
  • girişim saçağı

4. A social group holding marginal or extreme views

  • "Members of the fringe believe we should be armed with guns at all times"
    synonym:
  • fringe

4. Marjinal veya aşırı görüşlere sahip bir sosyal grup

  • "Kılıç üyeleri, her zaman silahlarla silahlanmamız gerektiğine inanıyor"
    eşanlamlı:
  • saçak

5. A border of hair that is cut short and hangs across the forehead

    synonym:
  • bang
  • ,
  • fringe

5. Kısa kesilmiş ve alın boyunca asılı olan bir saç kenarı

    eşanlamlı:
  • patlama
  • ,
  • saçak

6. An ornamental border consisting of short lengths of hanging threads or tassels

    synonym:
  • fringe

6. Kısa uzunluklarda asılı iplik veya püsküllerden oluşan bir süs sınırı

    eşanlamlı:
  • saçak

verb

1. Adorn with a fringe

  • "The weaver fringed the scarf"
    synonym:
  • fringe

1. Saçak ile süslemek

  • "Dokumacı atkıyı saçakladı"
    eşanlamlı:
  • saçak

2. Decorate with or as if with a surrounding fringe

  • "Fur fringed the hem of the dress"
    synonym:
  • fringe

2. Çevreleyen bir saçak ile veya sanki süsleyin

  • "Kürk elbisenin kenarını saçakladı"
    eşanlamlı:
  • saçak