Translation meaning & definition of the word "freeze" into Turkish language
Türk diline "dondur" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Freeze
[Dondurmak]noun
1. The withdrawal of heat to change something from a liquid to a solid
- synonym:
- freeze ,
- freezing
1. Bir sıvıdan bir katıya bir şey değiştirmek için ısının çekilmesi
- eşanlamlı:
- dondurmak ,
- dondurma
2. Weather cold enough to cause freezing
- synonym:
- freeze ,
- frost
2. Hava donmaya neden olacak kadar soğuk
- eşanlamlı:
- dondurmak ,
- buzlamak
3. An interruption or temporary suspension of progress or movement
- "A halt in the arms race"
- "A nuclear freeze"
- synonym:
- freeze ,
- halt
3. İlerlemenin veya hareketin kesilmesi veya geçici olarak askıya alınması
- "Silah yarışında durma"
- "Nükleer bir donma"
- eşanlamlı:
- dondurmak ,
- durdurmak
4. Fixing (of prices or wages etc) at a particular level
- "A freeze on hiring"
- synonym:
- freeze
4. Belirli bir seviyede sabitleme (fiyatlar veya ücretler vb.)
- "Işe almada bir donma"
- eşanlamlı:
- dondurmak
verb
1. Stop moving or become immobilized
- "When he saw the police car he froze"
- synonym:
- freeze ,
- stop dead
1. Hareket etmeyi bırakın veya hareketsiz hale gelin
- "Polis arabasını görünce dondu"
- eşanlamlı:
- dondurmak ,
- ölüp durmak
2. Change to ice
- "The water in the bowl froze"
- synonym:
- freeze
2. Buza dönüşmek
- "Kasedeki su dondu"
- eşanlamlı:
- dondurmak
3. Be cold
- "I could freeze to death in this office when the air conditioning is turned on"
- synonym:
- freeze
3. Üşümek
- "Klima açıldığında bu ofiste donarak ölebilirim"
- eşanlamlı:
- dondurmak
4. Cause to freeze
- "Freeze the leftover food"
- synonym:
- freeze
4. Dondurmak
- "Artık yiyecekleri dondurun"
- eşanlamlı:
- dondurmak
5. Stop a process or a habit by imposing a freeze on it
- "Suspend the aid to the war-torn country"
- synonym:
- freeze ,
- suspend
5. Bir süreci veya alışkanlığı, üzerine bir donma uygulayarak durdurun
- "Savaştan zarar gören ülkeye yardımları askıya alın"
- eşanlamlı:
- dondurmak ,
- durdurmak
6. Be very cold, below the freezing point
- "It is freezing in kalamazoo"
- synonym:
- freeze
6. Donma noktasının altında çok soğuk olun
- "Kalamazoo'da donuyor"
- eşanlamlı:
- dondurmak
7. Change from a liquid to a solid when cold
- "Water freezes at 32 degrees fahrenheit"
- synonym:
- freeze ,
- freeze out ,
- freeze down
7. Soğukken bir sıvıdan katıya dönüşün
- "Su 32 derece fahrenheit'te donuyor"
- eşanlamlı:
- dondurmak ,
- dondurarak temizlemek ,
- dondurarak dondurmak
8. Prohibit the conversion or use of (assets)
- "Blocked funds"
- "Freeze the assets of this hostile government"
- synonym:
- freeze ,
- block ,
- immobilize ,
- immobilise
8. (varlıkların) dönüştürülmesini veya kullanılmasını yasaklamak
- "Kilitli fonlar"
- "Bu düşmanca hükümetin mal varlığını dondurun"
- eşanlamlı:
- dondurmak ,
- blok ,
- sabitlemek
9. Anesthetize by cold
- synonym:
- freeze
9. Soğuktan uyuşturmak
- eşanlamlı:
- dondurmak
10. Suddenly behave coldly and formally
- "She froze when she saw her ex-husband"
- synonym:
- freeze
10. Aniden soğuk ve resmi bir şekilde davranın
- "Eski kocasını görünce dondu"
- eşanlamlı:
- dondurmak