Examples of using
Tom doesn't have a lot of freedom.
Tom'un çok fazla özgürlüğü yoktur.
The test of democracy is freedom of criticism.
Demokrasinin ölçüsü eleştiri özgürlüğüdür.
There is no freedom for the ignorant.
Cahil için özgürlük yoktur.
They also promised religious freedom.
Onlar ayrıca dini özgürlük sözü verdi.
Is freedom a place or an idea?
Özgürlük bir yer ya da bir fikir midir?
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
Everyone has the right to freedom of opinion and expression; this right includes freedom to hold opinions without interference and to seek, receive and impart information and ideas through any media and regardless of frontiers.
Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.
Everyone has the right to freedom of thought, conscience and religion; this right includes freedom to change his religion or belief, and freedom, either alone or in community with others and in public or private, to manifest his religion or belief in teaching, practice, worship and observance.
Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.
They fought for freedom of religion.
Onlar din özgürlüğü için savaştılar.
They are struggling for freedom.
Onlar özgürlük için mücadele veriyorlar.
He guaranteed his slaves' freedom.
O, kölelerinin özgürlüğünü garantiledi.
He has freedom to do what he thinks right.
Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapma özgürlüğü var.
A great number of students battled for freedom of speech.
çok sayıda öğrenci konuşma özgürlüğü için savaştı.
There used to be no freedom of the press.
Basın özgürlüğü yoktu.
People love freedom.
İnsanlar özgürlüğü sever.
People love freedom.
İnsanlar özgürlüğü seviyor.
The prisoner was given his freedom.
Tutukluya özgürlüğü verildi.