Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "fox" into Turkish language

Türk diline "fox" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Fox

[Tilki]
/fɑks/

noun

1. Alert carnivorous mammal with pointed muzzle and ears and a bushy tail

  • Most are predators that do not hunt in packs
    synonym:
  • fox

1. Sivri namlu ve kulakları ve gür bir kuyruğu olan etçil memeliyi uyarın

  • Çoğu, paketler halinde avlanmayan yırtıcılardır
    eşanlamlı:
  • tilki

2. A shifty deceptive person

    synonym:
  • dodger
  • ,
  • fox
  • ,
  • slyboots

2. Kurnaz aldatıcı bir insan

    eşanlamlı:
  • kaytarıcı
  • ,
  • tilki
  • ,
  • kurnaz

3. The grey or reddish-brown fur of a fox

    synonym:
  • fox

3. Bir tilkinin gri veya kırmızımsı kahverengi kürkü

    eşanlamlı:
  • tilki

4. English statesman who supported american independence and the french revolution (1749-1806)

    synonym:
  • Fox
  • ,
  • Charles James Fox

4. Amerikan bağımsızlığını ve fransız devrimi'ni destekleyen i̇ngiliz devlet adamı (1749-1806)

    eşanlamlı:
  • Tilki
  • ,
  • Charles James Fox'un

5. English religious leader who founded the society of friends (1624-1691)

    synonym:
  • Fox
  • ,
  • George Fox

5. Dostlar cemiyeti'ni kuran i̇ngiliz dini lideri (1624-1691)

    eşanlamlı:
  • Tilki
  • ,
  • George Fox

6. A member of an algonquian people formerly living west of lake michigan along the fox river

    synonym:
  • Fox

6. Eskiden fox nehri boyunca michigan gölü'nün batısında yaşayan bir algonkin halkının bir üyesi

    eşanlamlı:
  • Tilki

7. The algonquian language of the fox

    synonym:
  • Fox

7. Tilki'nin algonquian dili

    eşanlamlı:
  • Tilki

verb

1. Deceive somebody

  • "We tricked the teacher into thinking that class would be cancelled next week"
    synonym:
  • flim-flam
  • ,
  • play a joke on
  • ,
  • play tricks
  • ,
  • trick
  • ,
  • fob
  • ,
  • fox
  • ,
  • pull a fast one on
  • ,
  • play a trick on

1. Birini aldatmak

  • "Öğretmeni, dersin gelecek hafta iptal edileceğini düşünerek kandırdık"
    eşanlamlı:
  • aldatmak
  • ,
  • şaka yapmak
  • ,
  • hile
  • ,
  • yutturmak
  • ,
  • tilki
  • ,
  • hızlı bir tane çekin
  • ,
  • oyun oynamak

2. Be confusing or perplexing to

  • Cause to be unable to think clearly
  • "These questions confuse even the experts"
  • "This question completely threw me"
  • "This question befuddled even the teacher"
    synonym:
  • confuse
  • ,
  • throw
  • ,
  • fox
  • ,
  • befuddle
  • ,
  • fuddle
  • ,
  • bedevil
  • ,
  • confound
  • ,
  • discombobulate

2. Kafa karıştırıcı veya şaşırtıcı olmak

  • Açık düşünememek
  • "Bu sorular uzmanların bile kafasını karıştırıyor"
  • "Bu soru beni tamamen attı"
  • "Bu soru öğretmeni bile şaşırttı"
    eşanlamlı:
  • karıştırmak
  • ,
  • atmak
  • ,
  • tilki
  • ,
  • şaşkınlık
  • ,
  • sersemlik
  • ,
  • delirtmek
  • ,
  • birleştirmek

3. Become discolored with, or as if with, mildew spots

    synonym:
  • fox

3. Küf lekeleri ile renksiz veya sanki

    eşanlamlı:
  • tilki

Examples of using

Mary is a fox.
Mary seksi bir kadın.
Mary is a fox.
Mary kurnaz bir kimse.
The hunter shot a fox.
Avcı bir tilki vurdu.