Translation meaning & definition of the word "fortune" into Turkish language
Türk diline "fortune" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Fortune
[Şans]/fɔrʧən/
noun
1. An unknown and unpredictable phenomenon that causes an event to result one way rather than another
- "Bad luck caused his downfall"
- "We ran into each other by pure chance"
- synonym:
- luck ,
- fortune ,
- chance ,
- hazard
1. Bir olayın diğerinden ziyade bir şekilde sonuçlanmasına neden olan bilinmeyen ve öngörülemeyen bir fenomen
- "Kötü şans onun çöküşüne neden oldu"
- "Saf bir şansla karşılaştık"
- eşanlamlı:
- şans ,
- tehlike
2. A large amount of wealth or prosperity
- synonym:
- fortune
2. Büyük miktarda zenginlik veya refah
- eşanlamlı:
- şans
3. An unknown and unpredictable phenomenon that leads to a favorable outcome
- "It was my good luck to be there"
- "They say luck is a lady"
- "It was as if fortune guided his hand"
- synonym:
- luck ,
- fortune
3. Olumlu bir sonuca yol açan bilinmeyen ve öngörülemeyen bir fenomen
- "Orada olmak benim için iyi şans"
- "Şansın bir hanımefendi olduğunu söylerler"
- "Ciddi, sanki servet onun elini yönlendiriyordu"
- eşanlamlı:
- şans
4. Your overall circumstances or condition in life (including everything that happens to you)
- "Whatever my fortune may be"
- "Deserved a better fate"
- "Has a happy lot"
- "The luck of the irish"
- "A victim of circumstances"
- "Success that was her portion"
- synonym:
- fortune ,
- destiny ,
- fate ,
- luck ,
- lot ,
- circumstances ,
- portion
4. Yaşamdaki genel koşullarınız veya durumunuz (başınıza gelen her şey dahil)
- "Kelimem ne olursa olsun"
- "Daha iyi bir kaderi hak etti"
- "Mutlu çok var"
- "İrlandalıların şansı"
- "Koşulların kurbanı"
- "Bunun onun parçası olan başarı"
- eşanlamlı:
- şans ,
- kader ,
- çok ,
- şartlar ,
- kısım
Examples of using
Tom accumulated a large fortune.
Tom büyük bir servet biriktirdi.
I made a fortune.
Bir servet yaptım.
We'll make a fortune.
Bir servet yapacağız.