Translation meaning & definition of the word "fortunate" into Turkish language
Türk diline "şanslı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Fortunate
[Şanslı]/fɔrʧənət/
adjective
1. Having unexpected good fortune
- "Other, less fortunate, children died"
- "A fortunate choice"
- synonym:
- fortunate
1. Beklenmedik iyi şansa sahip olmak
- "Diğer, daha az şanslı, çocuklar öldü"
- "Şanslı bir seçim"
- eşanlamlı:
- şanslı
2. Supremely favored
- "Golden lads and girls all must / like chimney sweepers come to dust"
- synonym:
- fortunate ,
- golden
2. Üstünkörü tercih edilen
- "Altın delikanlılar ve kızlar hepsi gerekir /baca temizleyicileri toza gelir gibi"
- eşanlamlı:
- şanslı ,
- altın
3. Presaging good fortune
- "She made a fortunate decision to go to medical school"
- "Rosy predictions"
- synonym:
- fortunate ,
- rosy
3. İyi şansa başkanlık etmek
- "Tıbbi okula gitmek için şanslı bir karar verdi"
- "Gökyüzü tahminleri"
- eşanlamlı:
- şanslı ,
- pembe
Examples of using
We're very fortunate.
Çok şanslıyız.
Tom was fortunate.
Tom şanslıydı.
We're fortunate.
Biz şanslıyız.