Translation meaning & definition of the word "forced" into Turkish language
Türk diline "zorla" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Forced
[Zorunlu]/fɔrst/
adjective
1. Produced by or subjected to forcing
- "Forced-air heating"
- "Furnaces of the forced-convection type"
- "Forced convection in plasma generators"
- synonym:
- forced
1. Tarafından üretilen veya zorlamaya maruz
- "Zorla hava ısıtma"
- "Zorunlu konveksiyon tipinin yüzeyleri"
- "Plazma jeneratörlerinde zorlanmış konveksiyon"
- eşanlamlı:
- zorunlu
2. Forced or compelled
- "Promised to abolish forced labor"
- synonym:
- forced
2. Zorlanmış veya zorlanmış
- "Zorunlu emeği ortadan kaldırma sözü"
- eşanlamlı:
- zorunlu
3. Made necessary by an unexpected situation or emergency
- "A forced landing"
- synonym:
- forced
3. Beklenmedik bir durum veya acil durum tarafından gerekli kılınmıştır
- "Zorunlu iniş"
- eşanlamlı:
- zorunlu
4. Lacking spontaneity
- Not natural
- "A constrained smile"
- "Forced heartiness"
- "A strained smile"
- synonym:
- constrained ,
- forced ,
- strained
4. Doğallık eksikliği
- Doğal değil
- "Sınırlı bir gülümseme"
- "Zorla yüreklilik"
- "Gergin bir gülümseme"
- eşanlamlı:
- kısıtlı ,
- zorunlu ,
- süzülmüş
Examples of using
Tom was forced to improvise.
Tom doğaçlama yapmak zorunda kaldı.
I was forced to do it.
Onu yapmak zorunda kaldım.
I am forced to do it.
Onu yapmak zorundayım.