Translation meaning & definition of the word "foot" into Turkish language
Türk diline "ayak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Foot
[Ayak]noun
1. The part of the leg of a human being below the ankle joint
- "His bare feet projected from his trousers"
- "Armored from head to foot"
- synonym:
- foot ,
- human foot ,
- pes
1. Bir insanın bacağının ayak bileği ekleminin altındaki kısmı
- "Çıplak ayakları pantolonundan yansıdı"
- "Baştan ayağa zırhlı"
- eşanlamlı:
- ayak ,
- insan ayağı
2. A linear unit of length equal to 12 inches or a third of a yard
- "He is six feet tall"
- synonym:
- foot ,
- ft
2. 12 inç veya bir avlunun üçte birine eşit olan doğrusal bir uzunluk birimi
- "Altı metre boyunda"
- eşanlamlı:
- ayak ,
- ft
3. The lower part of anything
- "Curled up on the foot of the bed"
- "The foot of the page"
- "The foot of the list"
- "The foot of the mountain"
- synonym:
- foot
3. Her şeyin alt kısmı
- "Yatağın dibine kıvrılmış"
- "Sayfanın ayağı"
- "Listenin ayağı"
- "Dağın ayağı"
- eşanlamlı:
- ayak
4. The pedal extremity of vertebrates other than human beings
- synonym:
- animal foot ,
- foot
4. Omurgalıların insan dışındaki pedal ekstremiteleri
- eşanlamlı:
- hayvan ayağı ,
- ayak
5. Lowest support of a structure
- "It was built on a base of solid rock"
- "He stood at the foot of the tower"
- synonym:
- foundation ,
- base ,
- fundament ,
- foot ,
- groundwork ,
- substructure ,
- understructure
5. Bir yapının en düşük desteği
- "Katı bir kaya tabanı üzerine inşa edilmiştir"
- "Kulenin dibinde durdu"
- eşanlamlı:
- vakıf ,
- baz ,
- temel ,
- ayak ,
- altyapı ,
- alt yapı
6. Any of various organs of locomotion or attachment in invertebrates
- synonym:
- foot ,
- invertebrate foot
6. Omurgasızlarda çeşitli hareket veya bağlanma organlarından herhangi biri
- eşanlamlı:
- ayak ,
- omurgasız ayak
7. Travel by walking
- "He followed on foot"
- "The swiftest of foot"
- synonym:
- foot
7. Yürüyerek seyahat
- "Yürüyerek takip etti"
- "Ayağın en hızlısı"
- eşanlamlı:
- ayak
8. A member of a surveillance team who works on foot or rides as a passenger
- synonym:
- foot
8. Yaya olarak çalışan veya yolcu olarak binen bir gözetim ekibinin bir üyesi
- eşanlamlı:
- ayak
9. An army unit consisting of soldiers who fight on foot
- "There came ten thousand horsemen and as many fully-armed foot"
- synonym:
- infantry ,
- foot
9. Yaya olarak savaşan askerlerden oluşan bir ordu birliği
- "On bin atlı ve çok sayıda tam kollu ayak geldi"
- eşanlamlı:
- piyade ,
- ayak
10. (prosody) a group of 2 or 3 syllables forming the basic unit of poetic rhythm
- synonym:
- metrical foot ,
- foot ,
- metrical unit
10. (prosody) şiirsel ritmin temel birimini oluşturan 2 veya 3 hecelik bir grup
- eşanlamlı:
- metrik ayak ,
- ayak ,
- metrik birim
11. A support resembling a pedal extremity
- "One foot of the chair was on the carpet"
- synonym:
- foot
11. Pedal ekstremitesine benzeyen bir destek
- "Sandalyenin bir ayağı halının üzerindeydi"
- eşanlamlı:
- ayak
verb
1. Pay for something
- "Pick up the tab"
- "Pick up the burden of high-interest mortgages"
- "Foot the bill"
- synonym:
- foot ,
- pick
1. Bir şeye para vermek
- "Sekmeyi seç" deyin"
- "Yüksek faizli ipotek yükünü kaldırın"
- "Tasaraya ayak uydur"
- eşanlamlı:
- ayak ,
- seçme
2. Walk
- "Let's hoof it to the disco"
- synonym:
- foot ,
- leg it ,
- hoof ,
- hoof it
2. Yürüyüş
- "Bunu diskoya yapıştıralım"
- eşanlamlı:
- ayak ,
- bacakla almak ,
- hoofs ,
- yaya gitmek
3. Add a column of numbers
- synonym:
- foot ,
- foot up
3. Bir sayı sütunu ekleyin
- eşanlamlı:
- ayak ,
- adımlamak