Translation meaning & definition of the word "flying" into Turkish language

noun

1. An instance of traveling by air

• "Flying was still an exciting adventure for him"

synonym:
• flight
,
• flying

1. Hava yoluyla seyahat örneği

• "Uçmak onun için hala heyecan verici bir maceraydı"

eşanlamlı:
• uçuş
,
• uçan

adjective

1. Moving swiftly

• "Fast-flying planes"

• "Played the difficult passage with flying fingers"

synonym:
• fast-flying
,
• flying

1. Hızlı hareket

• "Hızlı uçan uçaklar"

• "Uçan parmaklarla zor geçişi oynadı"

eşanlamlı:
• hızlı uçuş
,
• uçan

2. Hurried and brief

• "Paid a flying visit"

• "Took a flying glance at the book"

• "A quick inspection"

• "A fast visit"

synonym:
• flying
,
• quick
,
• fast

2. Aceleci ve kısa

• "Uçan bir ziyaret edin"

• "Kitaba uçan bir bakış attı"

• "Hızlı bir denetim"

• "Hızlı bir ziyaret"

eşanlamlı:
• uçan
,
• hızlı

Examples of using

This year, we'll be flying to Thailand.

Bu yıl Tayland'a uçacağız.

Have you ever seen a flying elephant?

Hiç uçan bir fil gördünüz mü?

Have you ever seen a flying elephant?

Hiç uçan bir fil gördün mü?

I'm not afraid of flying.

Uçmaktan korkmam.

I'm flying to Boston tomorrow.

Yarın Boston'a uçuyorum.

I saw a helicopter flying overhead.

Havada uçan bir helikopter gördüm.

I know you're afraid of flying.

Uçmaktan korktuğunu biliyorum.

I've been flying commercial jets for 13 years.

13 yıldır yolcu uçağı uçuruyorum.

I've been flying commercial jets for 13 years.

13 yıldır ticari jet uçuruyorum.

I hate flying.

Uçmaktan nefret ediyorum.

After flying above the safe zone, the airplane went into unidentified air space.

Güvenli bölgenin üzerinde uçtuktan sonra, uçak belirlenemeyen bir hava sahasına girdi.

We saw a flying saucer.

Biz bir uçan daire gördük.

The flying squirrel came flying down from the tree.

Uçan sincap ağaçtan aşağıya uçarak geldi.

Driving in the dark feels like flying!

Karanlıkta araba sürmek uçmak gibidir.

Tom and Mary are flying to Boston tomorrow.

Tom ve Mary yarın Boston'a uçuyorlar.

The air was full of flying bullets.

Hava uçan mermilerle doluydu.

I'm flying to Hanoi tomorrow.

Ben yarın Hanoi'ye uçuyorum.

A baseball came flying through the window.

Bir beyzbol topu pencereden uçarak geldi.

The plane is flying above the clouds.

Uçak bulutların üzerinde uçuyor.