Translation meaning & definition of the word "fluent" into Turkish language

adjective

1. Smooth and unconstrained in movement

• "A long, smooth stride"

• "The fluid motion of a cat"

• "The liquid grace of a ballerina"

synonym:
• fluent
,
• fluid
,
• liquid
,
• smooth

1. Hareket halinde pürüzsüz ve kısıtsız

• "Uzun, pürüzsüz bir adım"

• "Bir kedinin sıvı hareketi"

• "Bir balerin sıvı zarafeti"

eşanlamlı:
• akıcı
,
• sıvı
,
• pürüzsüz

2. Expressing yourself readily, clearly, effectively

• "Able to dazzle with his facile tongue"

• "Silver speech"

synonym:
• eloquent
,
• facile
,
• fluent
,
• silver
,
• silver-tongued
,
• smooth-spoken

2. Kendinizi kolayca, açıkça ve etkili bir şekilde ifade etmek

• "Cephe dili ile göz kamaştırabilir"

• "Gümüş konuşma"

eşanlamlı:
• belâgatlı
,
• kolay
,
• akıcı
,
• gümüş
,
• gümüş dilli
,
• açık sözlü

Examples of using

I want to be fluent in French.

Fransızcada akıcı olmak istiyorum.

I've been studying French for a long time, but I'm not yet fluent.

Uzun süredir Fransızca öğreniyorum ama henüz akıcı değilim.

The teacher claimed that he'd have us all speaking fluent French in three months.

Öğretmen üç ay içinde hepimizi akıcı Fransızca konuşturacağını iddia etti.

Is it necessary to live in a French-speaking country to become fluent in French?

Fransızcada akıcı olmak için Fransızca konuşan bir ülkede yaşamak gerekli midir?

Although she grew up in Japan, she still speaks fluent English.

Japonya'da büyümüş olmasına rağmen İngilizce'yi akıcı bir şekilde konuşuyor.

Tom is fluent in French.

Tom Fransızcada akıcıdır.

Tom isn't a fluent speaker of French.

Tom Fransızcayı akıcı olarak konuşan biri değildir.

If he's fluent in English, I'll hire him.

Eğer o, İngilizcede akıcı ise, onu çalıştıracağım.

I heard him speak fluent English.

Onun akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.

She is a fluent speaker of English.

O, akıcı bir İngilizce konuşucusudur.

She is fluent in English and French.

İngilizce ve Fransızcada akıcıdır.

She was fluent in French.

O, Fransızcada akıcıydı.

He is fluent in Chinese.

O Çincede akıcıdır.

He is fluent in French.

O, Fransızcada akıcıdır.

You speak fluent English.

Sen akıcı İngilizce konuşuyorsun.

Tom is a fluent speaker of Japanese.

Tom Japoncayı akıcı olarak konuşur.

You will be able to speak fluent English in another few months.

Birkaç ay içerisinde İngilizceyi akıcı olarak konuşabileceksin.