Translation meaning & definition of the word "floor" into Turkish language
Türk diline "zemin" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Floor
[Zemin]noun
1. The inside lower horizontal surface (as of a room, hallway, tent, or other structure)
- "They needed rugs to cover the bare floors"
- "We spread our sleeping bags on the dry floor of the tent"
- synonym:
- floor ,
- flooring
1. İç alt yatay yüzey (bir oda, koridor, çadır veya başka bir yapı gibi)
- "Çıplak zeminleri örtmek için kilime ihtiyaçları vardı"
- "Uyku torbalarımızı çadırın kuru zeminine yaydık"
- eşanlamlı:
- zemin ,
- döşeme
2. A structure consisting of a room or set of rooms at a single position along a vertical scale
- "What level is the office on?"
- synonym:
- floor ,
- level ,
- storey ,
- story
2. Dikey ölçekte tek bir konumda bir oda veya oda setinden oluşan bir yapı
- "Ofis hangi seviyede?"
- eşanlamlı:
- zemin ,
- seviye ,
- kat ,
- hikâye
3. A lower limit
- "The government established a wage floor"
- synonym:
- floor ,
- base
3. Daha düşük bir limit
- "Hükümet bir ücret katı kurdu"
- eşanlamlı:
- zemin ,
- baz
4. The ground on which people and animals move about
- "The fire spared the forest floor"
- synonym:
- floor
4. İnsanların ve hayvanların hareket ettiği zemin
- "Ateş orman zeminini bağışladı"
- eşanlamlı:
- zemin
5. The bottom surface of any lake or other body of water
- synonym:
- floor
5. Herhangi bir gölün veya başka bir su kütlesinin alt yüzeyi
- eşanlamlı:
- zemin
6. The lower inside surface of any hollow structure
- "The floor of the pelvis"
- "The floor of the cave"
- synonym:
- floor
6. Herhangi bir içi boş yapının alt iç yüzeyi
- "Pelvis tabanı"
- "Mağaranın zemini"
- eşanlamlı:
- zemin
7. The occupants of a floor
- "The whole floor complained about the lack of heat"
- synonym:
- floor
7. Bir katın sakinleri
- "Tüm zemin ısı eksikliğinden şikayet etti"
- eşanlamlı:
- zemin
8. The parliamentary right to address an assembly
- "The chairman granted him the floor"
- synonym:
- floor
8. Meclisin bir meclise hitap etme hakkı
- "Başkan ona yeri verdi"
- eşanlamlı:
- zemin
9. The legislative hall where members debate and vote and conduct other business
- "There was a motion from the floor"
- synonym:
- floor
9. Üyelerin tartıştığı ve oy kullandığı ve diğer işleri yürüttüğü yasama salonu
- "Yerden bir hareket vardı"
- eşanlamlı:
- zemin
10. A large room in a exchange where the trading is done
- "He is a floor trader"
- synonym:
- floor ,
- trading floor
10. Ticaretin yapıldığı bir borsada büyük bir oda
- "O bir kat tüccarı"
- eşanlamlı:
- zemin ,
- ticaret katı
verb
1. Surprise greatly
- Knock someone's socks off
- "I was floored when i heard that i was promoted"
- synonym:
- shock ,
- floor ,
- ball over ,
- blow out of the water ,
- take aback
1. Çok şaşırtma
- Birinin çoraplarını çıkarmak
- "Teşvik edildiğimi duyduğumda yüzdüm"
- eşanlamlı:
- şok ,
- zemin ,
- bozmak ,
- sudan çıkmak ,
- afallamak
2. Knock down with force
- "He decked his opponent"
- synonym:
- deck ,
- coldcock ,
- dump ,
- knock down ,
- floor
2. Zorla devirmek
- "Rabbini güverteye çıkardı"
- eşanlamlı:
- güverte ,
- boğucu musluk ,
- boşaltmak ,
- yere sermek ,
- zemin