Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "floating" into Turkish language

Türk diline "yüzen" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Floating

[Yüzen]
/floʊtɪŋ/

noun

1. The act of someone who floats on the water

    synonym:
  • floating
  • ,
  • natation

1. Su üzerinde yüzen birinin eylemi

    eşanlamlı:
  • yüzen
  • ,
  • yüzme

adjective

1. Borne up by or suspended in a liquid

  • "The ship is still floating"
  • "Floating logs"
  • "Floating seaweed"
    synonym:
  • floating

1. Bir sıvı tarafından veya askıya alınmış olarak

  • "Gemi hala yüzüyor"
  • "Yüzen günlükler"
  • "Yüzen deniz yosunu"
    eşanlamlı:
  • yüzen

2. Continually changing especially as from one abode or occupation to another

  • "A drifting double-dealer"
  • "The floating population"
  • "Vagrant hippies of the sixties"
    synonym:
  • aimless
  • ,
  • drifting
  • ,
  • floating
  • ,
  • vagabond
  • ,
  • vagrant

2. Özellikle bir konuttan veya meslekten diğerine sürekli olarak değişiyor

  • "Sürüklenen bir çift satıcı"
  • "Yüzen nüfus" için"
  • "Altmışlı yılların küstah hippileri"
    eşanlamlı:
  • amaçsız
  • ,
  • sürüklenen
  • ,
  • yüzen
  • ,
  • serseri

3. Inclined to move or be moved about

  • "A floating crap game"
    synonym:
  • floating

3. Hareket etme veya hareket ettirilme eğilimindedir

  • "Yüzen bir bok oyunu"
    eşanlamlı:
  • yüzen

4. (of a part of the body) not firmly connected

  • Movable or out of normal position
  • "Floating ribs are not connected with the sternum"
  • "A floating kidney"
    synonym:
  • floating(a)

4. (vücudun bir kısmının) sıkıca bağlı değil

  • Hareketli veya normal pozisyon dışında
  • "Yüzen kaburgalar sternum ile bağlantılı değildir"
  • "Yüzen bir böbrek"
    eşanlamlı:
  • yüzer(a)

5. Not definitely committed to a party or policy

  • "Floating voters"
    synonym:
  • floating(a)

5. Kesinlikle bir partiye veya politikaya bağlı değil

  • "Yüzen seçmenler"
    eşanlamlı:
  • yüzer(a)

Examples of using

All sorts of rumors were floating around about her.
Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
Thousands of dead fish have been found floating in the lake.
Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.
A white cloud is floating in the blue summer sky.
Beyaz bir bulut mavi yaz gökyüzünde yüzüyordu.