Translation meaning & definition of the word "flip" into Turkish language
Türk diline "flip" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Flip
[Çevirmek]noun
1. An acrobatic feat in which the feet roll over the head (either forward or backward) and return
- synonym:
- somersault ,
- somerset ,
- summersault ,
- summerset ,
- somersaulting ,
- flip
1. Ayakların başın üzerinde (ileri veya geri) yuvarlandığı ve geri döndüğü akrobatik bir başarı
- eşanlamlı:
- salto ,
- somerset ,
- summersault ,
- summerset ,
- takla atan ,
- çevirmek
2. Hot or cold alcoholic mixed drink containing a beaten egg
- synonym:
- flip
2. Dövülmüş yumurta içeren sıcak veya soğuk alkollü karışık içecek
- eşanlamlı:
- çevirmek
3. A sudden, quick movement
- "With a flip of the wrist"
- "The fish flipped over"
- synonym:
- flip
3. Ani, hızlı bir hareket
- "Bileğin bir çevirme ile"
- "Balık ters döndü"
- eşanlamlı:
- çevirmek
4. The act of flipping a coin
- synonym:
- flip ,
- toss
4. Bir madeni parayı çevirme eylemi
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- atmak
5. A dive in which the diver somersaults before entering the water
- synonym:
- flip
5. Dalgıcın suya girmeden önce takla attığı bir dalış
- eşanlamlı:
- çevirmek
6. (sports) the act of throwing the ball to another member of your team
- "The pass was fumbled"
- synonym:
- pass ,
- toss ,
- flip
6. (spor) topu ekibinizin başka bir üyesine atma eylemi
- "Geçiş ufalandı"
- eşanlamlı:
- geçmek ,
- atmak ,
- çevirmek
verb
1. Lightly throw to see which side comes up
- "I don't know what to do--i may as well flip a coin!"
- synonym:
- flip ,
- toss
1. Hangi tarafın geldiğini görmek için hafifçe atın
- "Ne yapacağımı bilmiyorum - bir bozuk parayı çevirebilirim!"
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- atmak
2. Cause to go on or to be engaged or set in operation
- "Switch on the light"
- "Throw the lever"
- synonym:
- throw ,
- flip ,
- switch
2. Devam etmek ya da meşgul olmak ya da çalışmaya başlamak
- "Işık üzerinde geçiş"
- "Kolu fırlat" dediler"
- eşanlamlı:
- atmak ,
- çevirmek ,
- anahtar
3. Look through a book or other written material
- "He thumbed through the report"
- "She leafed through the volume"
- synonym:
- flick ,
- flip ,
- thumb ,
- riffle ,
- leaf ,
- riff
3. Bir kitaba veya başka bir yazılı materyale bakın
- "Rapora parmak bastı"
- "Cilt boyunca yapraklandı"
- eşanlamlı:
- flick ,
- çevirmek ,
- parmağıyla çevirmek ,
- ızgara ,
- yaprak ,
- kızışmak
4. Toss with a sharp movement so as to cause to turn over in the air
- synonym:
- flip ,
- twitch
4. Havada dönmesine neden olacak şekilde keskin bir hareketle fırlatın
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- seğirmek
5. Cause to move with a flick
- "He flicked his bic"
- synonym:
- flip ,
- flick
5. Bir hareket ile hareket ettirin
- "Bic'ini düşürdü"
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- flick
6. Throw or toss with a light motion
- "Flip me the beachball"
- "Toss me newspaper"
- synonym:
- flip ,
- toss ,
- sky ,
- pitch
6. Hafif bir hareketle atın veya atın
- "Bana plaj topunu çevir"
- "Bana gazete at"
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- atmak ,
- gökyüzü ,
- basamak
7. Move with a flick or light motion
- synonym:
- flip
7. Bir flick veya hafif hareket ile hareket edin
- eşanlamlı:
- çevirmek
8. Turn upside down, or throw so as to reverse
- "Flip over the pork chop"
- "Turn over the pancakes"
- synonym:
- flip ,
- flip over ,
- turn over
8. Baş aşağı çevirin ya da ters çevirecek şekilde atın
- "Domuz pirzolasının üstünden geç"
- "Kepeleri ters çevir"
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- ters çevir ,
- ters çevirmek
9. React in an excited, delighted, or surprised way
- "He flipped when he heard that he was accepted into princeton university"
- synonym:
- flip ,
- flip out
9. Heyecanlı, mutlu veya şaşırmış bir şekilde tepki verin
- "Princeton üniversitesi'ne kabul edildiğini duyunca ters düştü"
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- ters çevirmek
10. Go mad, go crazy
- "He flipped when he heard that he was being laid off"
- synonym:
- flip ,
- flip out
10. Delir, delir git
- "İşten çıkarıldığını duyunca ters döndü"
- eşanlamlı:
- çevirmek ,
- ters çevirmek
11. Reverse (a direction, attitude, or course of action)
- synonym:
- interchange ,
- tack ,
- switch ,
- alternate ,
- flip ,
- flip-flop
11. Ters (yön, tutum veya eylem seyri)
- eşanlamlı:
- takas etmek ,
- tutturmak ,
- anahtar ,
- alternatif ,
- çevirmek ,
- perende
adjective
1. Marked by casual disrespect
- "A flip answer to serious question"
- "The student was kept in for impudent behavior"
- synonym:
- impudent ,
- insolent ,
- snotty-nosed ,
- flip
1. Gündelik saygısızlık ile işaretlenmiş
- "Ciddi bir soruya cevap"
- "Öğrenci küstah davranışlar için tutuldu"
- eşanlamlı:
- terbiyesiz ,
- saygısız ,
- sümüklü ,
- çevirmek