Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "flick" into Turkish language

Türk diline "flick" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Flick

[Flick]
/flɪk/

noun

1. A light sharp contact (usually with something flexible)

  • "He gave it a flick with his finger"
  • "He felt the flick of a whip"
    synonym:
  • flick

1. Hafif keskin bir temas (genellikle esnek bir şeyle)

  • "Parmağıyla bir vuruş yaptı"
  • "Bir kırbacın titremesini hissetti"
    eşanlamlı:
  • flick

2. A short stroke

    synonym:
  • flick

2. Kısa bir vuruş

    eşanlamlı:
  • flick

3. A form of entertainment that enacts a story by sound and a sequence of images giving the illusion of continuous movement

  • "They went to a movie every saturday night"
  • "The film was shot on location"
    synonym:
  • movie
  • ,
  • film
  • ,
  • picture
  • ,
  • moving picture
  • ,
  • moving-picture show
  • ,
  • motion picture
  • ,
  • motion-picture show
  • ,
  • picture show
  • ,
  • pic
  • ,
  • flick

3. Bir hikayeyi sesle canlandıran bir eğlence biçimi ve sürekli hareket yanılsaması veren bir dizi görüntü

  • "Her cumartesi gecesi sinemaya giderlerdi"
  • "Film yerinde çekildi"
    eşanlamlı:
  • film
  • ,
  • resim
  • ,
  • hareketli resim
  • ,
  • hareketli resim gösterisi
  • ,
  • sinema filmi
  • ,
  • sinema gösterisi
  • ,
  • resi̇m gösterisi
  • ,
  • ince tabaka
  • ,
  • flick

verb

1. Flash intermittently

  • "The lights flicked on and off"
    synonym:
  • flicker
  • ,
  • flick

1. Aralıklı olarak flaş

  • "Işıklar açılıp kapandı"
    eşanlamlı:
  • titreşmek
  • ,
  • flick

2. Look through a book or other written material

  • "He thumbed through the report"
  • "She leafed through the volume"
    synonym:
  • flick
  • ,
  • flip
  • ,
  • thumb
  • ,
  • riffle
  • ,
  • leaf
  • ,
  • riff

2. Bir kitaba veya başka bir yazılı materyale bakın

  • "Rapora parmak bastı"
  • "Cilt boyunca yapraklandı"
    eşanlamlı:
  • flick
  • ,
  • çevirmek
  • ,
  • parmağıyla çevirmek
  • ,
  • ızgara
  • ,
  • yaprak
  • ,
  • kızışmak

3. Cause to move with a flick

  • "He flicked his bic"
    synonym:
  • flip
  • ,
  • flick

3. Bir hareket ile hareket ettirin

  • "Bic'ini düşürdü"
    eşanlamlı:
  • çevirmek
  • ,
  • flick

4. Throw or toss with a quick motion

  • "Flick a piece of paper across the table"
  • "Jerk his head"
    synonym:
  • jerk
  • ,
  • flick

4. Hızlı hareketle atın veya atın

  • "Masanın karşısına bir parça kağıt at"
  • "Başını salla"
    eşanlamlı:
  • titremek
  • ,
  • flick

5. Shine unsteadily

  • "The candle flickered"
    synonym:
  • flicker
  • ,
  • flick

5. Kararsızca parlayın

  • "Mum titredi" dedi"
    eşanlamlı:
  • titreşmek
  • ,
  • flick

6. Twitch or flutter

  • "The paper flicked"
    synonym:
  • flick
  • ,
  • ruffle
  • ,
  • riffle

6. Seğirmek veya çırpınmak

  • "Kağıt titredi" dedi"
    eşanlamlı:
  • flick
  • ,
  • kabartmak
  • ,
  • ızgara

7. Cause to make a snapping sound

  • "Snap your fingers"
    synonym:
  • snap
  • ,
  • click
  • ,
  • flick

7. Çıtlama sesi çıkarmak

  • "Parmaklarını çırp"
    eşanlamlı:
  • kopmak
  • ,
  • tıkırdatmak
  • ,
  • flick

8. Touch or hit with a light, quick blow

  • "Flicked him with his hand"
    synonym:
  • flick

8. Hafif, hızlı bir darbe ile dokunun veya vurun

  • "Onu eliyle vurdu"
    eşanlamlı:
  • flick

9. Remove with a flick (of the hand)

    synonym:
  • flick

9. Bir flick ile kaldırın (elin)

    eşanlamlı:
  • flick

Examples of using

What's your favorite chick flick?
En sevdiğin aşk filmi hangisidir?