Translation meaning & definition of the word "finally" into Turkish language

adverb

1. After an unspecified period of time or an especially long delay

synonym:
• finally
,
• eventually

1. Belirsiz bir süre veya özellikle uzun bir gecikmeden sonra

eşanlamlı:
• nihayet
,
• en sonunda

2. As the end result of a succession or process

• "Ultimately he had to give in"

• "At long last the winter was over"

synonym:
• ultimately
,
• finally
,
• in the end
,
• at last
,
• at long last

2. Bir art arda veya sürecin sonucu olarak

• "Sonunda pes etmek zorunda kaldı"

• "Sonunda kış sona ermişti"

eşanlamlı:
• en sonunda
,
• nihayet
,
• sonunda

3. The item at the end

• "Last, i'll discuss family values"

synonym:
• last
,
• lastly
,
• in conclusion
,
• finally

3. Sondaki eşya

• "Son olarak, aile değerlerini tartışacağım"

eşanlamlı:
• sonuncu
,
• son olarak
,
• özet olarak
,
• nihayet

Examples of using

Tom finally noticed that Mary was staring at him.

Tom sonunda Mary'nin ona baktığını fark etti.

Tom finally noticed that Mary had a phone up to her ear.

Tom sonunda Mary'nin kulağına bağlı bir telefon olduğunu fark etti.

Tom finally mustered up the courage to tell Mary the truth.

Tom sonunda Mary'ye gerçeği söyleme cesaretini topladı.

Tom finally mustered up the courage to tell Mary that he loved her.

Tom sonunda Mary'ye onu sevdiğini söyleme cesaretini topladı.

Tom finally mustered up the courage to say what needed to be said.

Tom sonunda söylenilmesi gerekeni söyleme cesaretini topladı.

Tom finally mustered up the courage to ask Mary to marry him.

Tom sonunda Mary'nin onunla evlenmesini isteme cesaretini topladı.

Tom finally mustered up the courage to ask Mary to lend him the money he needed.

Tom sonunda Mary'nin onun ihtiyacı olan parayı ona ödünç vermesini isteme cesaretini topladı.

Tom finally mustered up the courage to ask Mary out.

Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.

Tom and Mary finally reached their destination.

Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.

The snow has finally melted.

Kar sununda eridi.

Tom has finally returned to Boston after living in Chicago for three years.

Tom Şİkago'da üç yıl yaşadıktan sonra sonunda Boston'a döndü.

I've finally come of age.

Sonunda reşit oldum.

I see you finally admit it!

Bunu nihayet kabul ettiğini görüyorum.

I'm glad you finally made it back.

Sonunda onu geri yaptığına sevindim.

Tom had always wanted to study French and he finally got his chance to.

Tom her zaman Fransızca öğrenmek istemişti ve sonunda öğrenme fırsatını yakaladı.

The week is finally over.

Hafta nihayet bitti.

School is finally over.

Okul nihayet bitti.

I think Tom is finally asleep.

Sanırım Tom sonunda uyudu.

Tom was in a stolen car when the police finally caught him.

Sonunda polis onu yakaladığında Tom çalıntı bir arabadaydı.

It's nice that Tom finally has a hobby.

Tom'un sonunda bir hobisi olması hoş.