Translation meaning & definition of the word "filled" into Turkish language

adjective

1. (usually followed by `with' or used as a combining form) generously supplied with

• "Theirs was a house filled with laughter"

• "A large hall filled with rows of desks"

• "Fog-filled air"

synonym:
• filled

1. (genellikle `with' tarafından takip edilir veya birleştirme formu olarak kullanılır) cömertçe tedarik edilir

• "Bunlar kahkahalarla dolu bir evdi"

• "Masa sıralarıyla dolu büyük bir salon"

• "Sis dolu hava"

eşanlamlı:
• dolu

2. Of purchase orders that have been filled

synonym:
• filled

2. Doldurulmuş satınalma siparişleri

eşanlamlı:
• dolu

3. (of time) taken up

• "Well-filled hours"

synonym:
• filled

3. (zaman) alınır

• "İyi dolu saatler"

eşanlamlı:
• dolu

Examples of using

Tom filled the pot with water and put it on the stove.

Tom demliği su ile doldurdu ve onu sobanın üstüne koydu.

Tom filled Mary's wine glass to the rim.

Tom Mary'nin şarap bardağını ağzına kadar doldurdu.

Tom filled his stainless steel coffee mug with coffee.

Tom paslanmaz çelik kahve kupasını kahveyle doldurdu.

Tom filled his plate with food.

Tom tabağını yemekle doldurdu.

I filled in the blanks.

Boşlukları doldurdum.

When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.

Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.

His briefcase was filled with water.

Onun evrak çantası suyla doluydu.

Tom filled the box with food.

Tom kutuyu yiyecekle doldurdu.

Tom filled out the job application form.

Tom iş başvuru formunu doldurdu.

Tom filled the room with cardboard boxes.

Tom karton kutularla odayı doldurdu.

Tom filled the bathtub with hot water.

Tom küveti sıcak su ile doldurdu.

Tom filled the bucket with cold water.

Tom kovayı soğuk su ile doldurdu.

Tom filled the sink with water.

Tom lavaboyu su ile doldurdu.

Tom filled the wheelbarrow with sand.

Tom el arabasını kum ile doldurdu.

Tom filled his bag with walnuts.

Tom çantasını cevizle doldurdu.

Tom filled his glass with water.

Tom bardağını su ile doldurdu.

Tom filled in the blanks.

Tom boşlukları doldurdu.

Tom filled the bottle with drinking water.

Tom şişeyi içme suyuyla doldurdu.

Their screams filled the air.

Onların çığlıkları havayı doldurdu.

She filled this vase with water.

Bu vazoyu suyla doldurdu.