Examples of using
Only fifty people came.
Sadece elli kişi geldi.
Last year, I saw at least fifty movies.
Geçen yıl en az elli film izledim.
He said he was already more than fifty years old, fifty five, to be precise.
O çoktan elli yaşından daha fazla olduğunu, tam olarak elli beş olduğunu söyledi.
Tom makes about fifty phone calls a day.
Tom bir günde yaklaşık on beş telefon konuşması yapar.
Tom bet me fifty dollars that he could eat more hot dogs than I could.
Tom, benim yiyebileceğimden daha çok sosisli sandviç yiyebileceğine benimle elli dolara bahse girdi.
Tom did fifty sit-ups.
Tom elli mekik yaptı.
The man who makes but one mistake a year because he makes but two decisions is wrong fifty per cent of the time.
Yalnız iki karar verdiğinden dolayı yılda sadece bir hata yapan insan zamanla ilgili yüzde elli hatalıdır.
Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, one hundred.
On,yirmi,otuz,kırk,elli,altmış,yetmiş seksen,doksan,yüz.
Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, one hundred.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, hundred.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.
I paid about fifty dollars.
Yaklaşık elli dolar ödedim.
He has, say, fifty thousand yen.
Onun, tahminen, elli bin yeni var.
He contributed fifty dollars to the project.
Projeye elli dolar katkıda bulundu.
About one hundred and fifty dollars altogether.
Hepsi birlikte yaklaşık yüzelli dolar.
There were fifty persons in all.
Toplam olarak elli kişi vardı.
I guess our teacher is over fifty years old.
Tahminimce bizim öğretmen elli yaşın üzerinde.
He bought a bicycle for fifty thousand yen.
50,000 yen'e bir bisiklet aldı.
He had fifty dollars.
Onun elli doları vardı.