Translation meaning & definition of the word "ferment" into Turkish language
Türk diline "ferment" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Ferment
[Mayalandırmak]/fərmɛnt/
noun
1. A state of agitation or turbulent change or development
- "The political ferment produced new leadership"
- "Social unrest"
- synonym:
- agitation ,
- ferment ,
- fermentation ,
- tempestuousness ,
- unrest
1. Bir ajitasyon veya çalkantılı değişim veya gelişme durumu
- "Siyasi ferman yeni bir liderlik yarattı"
- "Sosyal huzursuzluk"
- eşanlamlı:
- kışkırtma ,
- mayalandırmak ,
- fermantasyon ,
- fırtınalılık ,
- huzursuzluk
2. A substance capable of bringing about fermentation
- synonym:
- ferment
2. Fermantasyon sağlayabilen bir madde
- eşanlamlı:
- mayalandırmak
3. A process in which an agent causes an organic substance to break down into simpler substances
- Especially, the anaerobic breakdown of sugar into alcohol
- synonym:
- zymosis ,
- zymolysis ,
- fermentation ,
- fermenting ,
- ferment
3. Bir ajanın organik bir maddenin daha basit maddelere parçalanmasına neden olduğu bir işlem
- Özellikle, şekerin alkole anaerobik parçalanması
- eşanlamlı:
- fermantasyon ,
- mayalanma ,
- mayalandıran ,
- mayalandırmak
verb
1. Be in an agitated or excited state
- "The middle east is fermenting"
- "Her mind ferments"
- synonym:
- ferment
1. Heyecanlı veya heyecanlı bir durumda olun
- "Orta doğu fermente oluyor"
- "Akıl fermantasyonları"
- eşanlamlı:
- mayalandırmak
2. Work up into agitation or excitement
- "Islam is fermenting africa"
- synonym:
- ferment
2. Heyecan veya heyecan içinde çalışın
- "İslam afrika'yı fermente ediyor"
- eşanlamlı:
- mayalandırmak
3. Cause to undergo fermentation
- "We ferment the grapes for a very long time to achieve high alcohol content"
- "The vintner worked the wine in big oak vats"
- synonym:
- ferment ,
- work
3. Fermantasyona uğraması
- "Yüksek alkol içeriği elde etmek için üzümleri çok uzun süre fermente ediyoruz"
- "Vintner şarabı büyük meşe fıçılarda çalıştırdı"
- eşanlamlı:
- mayalandırmak ,
- çalışma
4. Go sour or spoil
- "The milk has soured"
- "The wine worked"
- "The cream has turned--we have to throw it out"
- synonym:
- sour ,
- turn ,
- ferment ,
- work
4. Ekşit ya da boz
- "Süt aktı" dedi"
- "Şarap işe yaradı"
- "Krem döndü - onu dışarı atmalıyız"
- eşanlamlı:
- keskin ,
- döndürmek ,
- mayalandırmak ,
- çalışma